on dokuz *ᵐ*

3.5K 300 186
                                    




Açıkçası o evin kapısının önünde dikilmeye bile korkuyordu ama buradaydı. Hep kaçarsa sorun asla çözülmeyecekti. Bu yüzden kendinden emin bir şekilde durarak kapıyı tıkladı.

Kapı kısa bir süre sonra açıldı, Felix'in umursamaz yüzüne bakınca içi sızladı. Felix arkasını dönerek odasına doğru yürümeye başladı. Ağzındaki çoktan erimiş çikolatayı yuttu. "Odamdayım, zahmet olmazsa oraya da gelme."

"Konuşmamız lazım." Hyunjin elini istemeden sıkarken ona doğru döndü. Felix arkasını döndü ve sinirle gülümseyerek dilini yanağının içinde gezdirdi. Ellerini cebine attı ve ona doğru ilerledi. "Dinliyorum." Gözlerinin tam içine baktı. Hyunjin'in gözleri titrekçe her zerresinde gezindi yüzünün.

Yutkundu ve bakışlarını kaçırdı. "Konuşacak mısın?" Felix kaşını çatıp sinirle gülümseyerek sordu. Hyunjin dudaklarını dişledi. "Felix," dedi sakince. Felix sesli bir nefes aldı ve saçını geri taradı. "Bana adımı söyleyip durma Hyunjin."

Arkasını döndü ve odasına ilerledi. Sinirleri hopluyordu. Öyle boş boş suratına bakınca, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranınca sinirleri bozuluyordu. Odaya girdi ve kapısını kapattmak için hamle yaptı. Fakat kapı kapanmadı. Arkasını dönüp baktığında Hyunjin'in kapıyı tuttuğunu gördü.

"Tanrı aşkına ne isti–" Hyunjin'in dudakları sözünü keserken, dudaklarının üzerindeki dudakları ısırdı bilerek. Hyunjin geri çekilip sessizce inlerken onun gözlerine baktı. Dudaklarını birbirine bastırdı. "Affet beni," Sesi çaresiz çıkınca Felix sakin bir nefes aldı. Hyunjin başını eğdi ve saçlarını karıştırdı.

Felix onun çenesini tutarak başını kaldırdı. Beklemeden dudaklarını birleştirince, Hyunjin kendini kastı. Felix hızla dudaklarıyla onun dudaklarını ezerken çılgına dönmüş hissediyordu. Ona feci kızgındı ve böyle davrandıkça kendini daha da sinirli hissediyordu.

Hyunjin ellerini onun omzularına koyup geri çeklimeye çalışınca Felix onun bedenini az önce kapattığı kapıya yasladı. Sağ bacağını bacaklarının arasına yolladı ve bastırdı. Eli hoodisinin altından tenine değdirdi. Hyunjin inleyip dudaklarını ayırmaya çalışınca Felix alt dudağını ısırdı huysuzca.

Hyunjin başta tıslasa da hemen ardından ona uyum sağlayarak başını yana yatırdı ve ellerini saçının içine yolladı. Felix penisini ona sürterek derin bir şekilde inledi. Soğuk eli göğüslerinin tam ortasında hissettiğinde Hyunjin tamamiyle eridiğini hissediyordu. Her an bayılacak gibiydi. Gözleri sımsıkı kapalıydı.

Felix dudaklarını ayırdığında kısa bir boşluğa düşse de kolundan tutulup yatağa çekildiğinde ve sırtı yatakla buluştuğunda kesik bir nefes aldı. Kendine gelmeye çalışırken Felix'in üzerindeki bol tişörtten kurtulduğunu gördü.

"Felix," dedi yeniden kısıkça. Ama diğeri bunu duymazlıktan geldi ve onun üzerine eğilmeden onun üzerindeki kumaş parçasını umursamazca çıkardı ve bedenini tamamen onun bedenin üzerine eğdi. Az önce şişen ve sıcacık hissettiren dudaklarını yeniden dolgun dudaklarına bastırdı.

Dilini onun ağzının içine yollarken Hyunjin'in inlemesi aralarında titreşerek kayboldu. Felix elini onun beline götürüp penislerini birbirine bastırdığına Hyunjin başta bedenini kastı ve yeniden inlerken beklemeden kendini ona bastırdı.

Hyunjin diline sarılan dille burnundan sert bir nefes verdiğinde dudaklarını ayırdı. "Tanrım..." dedi sessizce. Felix onu umursamadan çenesine inip umursamaz öpücükler kondururken kendini yeniden ona sürttü. Dudakları boynuna gidip, hırsını çıkarırcasına tenini kavradığında Hyunjin'in hızla inip kalkan göğüsü onun göğsüne değiyordu ve bu onu deliye döndürüyordu.

buz kırağı | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin