otuz iki'

36.4K 1K 200
                                    

☆yıldızlamayı unutmayalım ☆

Yorumcukları göreyim 😳

SINIR: 200 OY 120 YORUM


💧

Suyun altında güler gibi bir ses çıkardım. Unutamaması elbette doğru olabilirdi çünkü, insan her zaman kendisine ilk dokunanı kıymetli bilirdi. Onun ilk beraber olduğu kadındım ve haliyle gözünde birazcık büyütmüştü.

"İltifat ettiğinde de seninle sevişmeyeceğim." dedim dalga geçmeye çalışarak. Ciddiye almadım, o da böyle şeyler söylememeliydi. "Hastayım ve beni siktiğimin banyosundan çıkar artık!"

"Hasta halin bu mu senin?" 

Arkamdan kendini hissettirmeye devam ediyordu ama ona odaklanamıyordum. Hem çok soğuktu hem de bedenim yorgundu. Laf yetiştirmek için bile ultra bir çaba harcamam gerekiyordu.

Daha fazla benimle konuşmadan bir süre suyun altında bekledik. Sırtım göğsüne yaslı olduğu için yüzünü göremiyor olsam da varlığını bilmek rahatlatıyordu. Artık titremeye başladığımda beni tekrar kucağına aldı. Islak gömleğinin üzerinden esmer tenini gördüm. 

Hasta olmamın sırası mıydı gerçekten ya?  Resmen önüme uzatılan pirzolaya burun kıvırıyor gibiydim.

Beni yatağın ucuna oturtup yavaş yavaş üstümdeki ıslak kıyafetleri çıkarmaya başladı. Sadece altımdaki küçük kumaş parçasıyla kaldım.

"Sen dinlen biraz..."

Ayağa kalkıp külotumu da çıkarttım. Emre'nin yüzüne bakmadan yatağa girerken yorgana uzandım ama son anda elimi havada yakalayıp "İnce bir şey örtelim, bu çok kalın." dedi.

"Kafanı siktirtme Emre! Ben her seferinde böyle iyileşiyorum."

"Geri zekalı!"

Onu umursamadan gözlerimi yumup uykuya dalmayı bekledim. Muhtemelen o da ben uyanana kadar gitmiş olurdu. 

💧

"Allah'ın cezası!"

"Açsana ağzını kızım! İlla ağızlık mı takalım lan?"

Emre eliyle iki yanağımdan baskı yapıp dudaklarımı araladığı an, kaşığa doldurduğu çorbayı ağzıma soktu. Konuşmaya çalıştığımda da dudaklarımı büzüp tamamen yutmamı sağladı.

"Hayvan mısın sen?" diye bağırdım. "Sevmedim ben bunu, yemeyeceğim."

"Bok yedirmek vardı da!"

Şaşkınlıkla kalırken bir kaşık daha soktu ağzımın içine. Ekşimsi tat damağıma yayıldı. Kesinlikle faydalı bir şeydi çünkü faydalı olduğunda tadı otomatikman kötüleşiyordu.

"Emre, boş ver çorbayı." Elimle yatağıma vurdum. "Bak turp gibi oldum, gel sevişeceğiz."

"Çocuk kandırıyorsun sanki. Aç ağzını."

Burada çocuk kandıran ben miydim, yoksa o muydu bilemiyordum. Derin uykumdan dürtükleyerek uyandırmış, yaptığı diğer yemeklere ihanet olan bir çorba getirmişti. 

"Açmayacağım." dedim dudaklarımı tamamen birbirine bastırarak. 

"Bak bunu da al... Son olsun."

Yan yan ciddi mi diye ona baktıktan sonra inanıp ağzımı açtım. 

"Aferin kızıma."

"Çüş!" dedim çorbamı yutar yutmaz. "Bak annecilik falan oynamaya kalkıyorsun, yok öyle bir şey!" İşaret parmağımı ona doğru salladım. "Biz başka şeyiz."

"Biliyorum." Ayağa kalktığında onun da altında sadece baksırı vardı. Tüm kıyafetleri ıslandığı için çıkarmış olmalıydı. "Unutturmuyorsun ki..."

Odadan çıktığında tekrar yatağa gerisin geri uzandım. Bir süre boş boş tavanı izledikten sonra komodinin üzerindeki telefonu alıp Emre'ye mesaj attım.

Ahu: Hadi yanıma gel

Ahu: Özür dileyeceğim

Ahu: Biliyorum kırdım seni

Ahu: Çorban da güzel olmuştu aslında.

Salondan birkaç ses geldiğinde başımı yastığa gömüp güldüm. Şaka bir yana gerçekten kendimi daha iyi hissediyordum.

Emre: Yalan söyleme

Emre: Yemedin çorbamı

Ahu: Gel de yüzüne söyleyeyim güzel olduğunu

Ahu: Bekliyorum

Telefonun ekranın kapatıp geri yerine koymamla kapıdan Emre'nin girmesi bir oldu. İkimiz de yarı çıplaktık şu an ve kalbimin atış hızı önleyebileceğim bir durumda değildi. 

Yavaşça yanıma uzanıp çarşafın altına girdi.

"Başlığı düzelttirmişsin." dediğinde onun yatağıma yaptığı şeyi hatırladım. Öküz utanması başlığı yerinden sökecekti.

"Faturasını sana yollarım."

Hafifçe güldü. Ben ona doğru dönük, yüzünü izlerken onun mavileri tavanda dolanıyordu.

"Kendimi çok kötü hissediyorum." Kısa bir es verdiğinde devam etmesini bekledim. "Önce Görkem, şimdi Yağız..."

Bahsettiği şeyi anladığımda onu daha fazla bu ikilemde bırakmak istemedim 

"Birlikte değiliz. Yağız'la." İlk defa ondan bir gerçeği saklamadım. Emre genelde benim yalanlarımla beslenen biriydi ve ona ne verirsem onu alıyor, gerçekleri sorgulamıyordu. "Kısa bir süre için beraberdik."

"Benimle yatarken hem Görkem hem de Yağız..."

"Asıl benim değil, senin grup fantezilerin var sanırsam." Yaptığım espriye gülmedi, oysa komikti. "Emre... Seninle yatmaya başladığımdan beri başka hiç kimseyle yatmadım. Ne Görkem ne de Yağız...  Zaten Görkem'le de ayrı gibiydik aylardır."

Yavaşça kucağına tırmandım ve üstüne uzandım. Çenemi göğsüne yaslayıp alttan alttan onu izlerken elim yavaşça baksırının kenarında dolaşmaya başladı.

"Senden tek istediğim saygı." Kolu belime sarıldı. "Duygusal bir şey beklemiyorum... Zaten ben de sana karşı öyle bir şey hissetmiyorum." demesiyle boğazıma oturan yumru nefesimi kesti. İfademi bozmamaya çalıştım. "İstediğimiz zaman bitirebiliriz ama sadece sevişsek bile yanımızda bir başkası olmasın."

Elimi baksırının içine sokmamla ağzından derin bir inleme kaçtı.

"Çok konuşuyorsun." 

Sıcak, alev alev yanan aletini avucuma aldığımda altımda kıvranmaya başladı. Ona öyle bir bakmalı, onunla öyle bir sevişmeliydim ki bunun sadece "seks" olduğunu kafama kazımalıydım.

Daha fazlası yoktu.

Umarım bunu kalbimde duyardı çünkü şu an hem kırılmış hem de buruk bir heyecan içindeydi.

💧

YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG) (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin