26'

75.3K 6.2K 10K
                                    

Jungkook ve Taehyung kapıyı açtıkları gibi Jungkook önden, Taehyung arkasında valizle içeri girerken sesleri duyan arkadaşlarının üçü de koşarak odalarından çıkmış, hole gelerek etraflarında dönmeye başlamışlardı.

Jungkook olanlara rağmen elinde tuttuğu kurumuş papatyalarla dolu vazoyu karnına biraz daha bastırırken ayakkabılarını eğilmeden çıkarmış, terlik giyerek bir iki adım daha içeriye geçerek Gureum'um başını okşamıştı. Taehyung da aynı şekilde girip valizin kulpunu kapatarak eline alırken önünden manzarayla gülümsedi.

"Hemen özlemişler seni."

Jungkook omzu üzerinden Taehyung'a baktıktan sonra gülümseyerek önüne döndü ve bu sefer Yeontan'ı severken vazodaki papatyalara bir şey olmasın diye biraz daha dikkat etti.

"Seni de özlemişler."

Taehyung önünde durup kendisine bakan Bam'a kafasını eğdiğinde gülümseyip boştaki, boğumlarının üstü kırmızıya bulanmış eliyle biraz eğilerek kafasını okşadı.

"Evet, öyle olmuş."

Jungkook doğrulup Taehyung'a döndüğünde Taehyung güzel gözlerde gördüğü çekingenlik ve utancı kırmak istercesine dişlerini göstererek güldü ve dudaklarını yaladı.

"Hadi yerleşelim bakalım."

Önden gidiş Jungkook'un da peşini takılmasını sağladığında adımlarının yönü kendi odasıydı. Jungkook da bunun farkında olduğundan yavaş yavaş ilerliyordu çünkü hem gergindi hem korkmuş. Birden Taehyung'un hayatını bu kadar girmek, aralarının çok iyi ve yeni de olsa mutlu olmaları... Bunlar Jungkook'u korkutuyordu.

Taehyung odasına girip valizi odanın içindeki giyinme odasına götürürken Jungkook hala sımsıkı tuttuğu papatyalar, ısırdığı kiraz dudakları ve kocaman açılan gözleriyle etrafı inceliyordu. Çok sakin ve sade bir odaydı ve ben Taehyung'un odasıyım diye bağırıyordu. İki kişilik bir yatak, beyaz nevresimleri, üstü biraz dağınık çalışma masası, alakasız eşyalarla dolu kitaplığı, yatağının tepesindeki tablo ve köşedeki keman. Taehyung'du işte bunlar. Tüm ev, salondaki köşede duran piyanodan mutfaktaki içkilere kadar Taehyung'du işte ve Jungkook hayallerinin de ötesindeydi.

"Kıyafetlerimin dolabı da biraz dağınık ve karışmış. Önce orayı düzenleriz yer açarız sonra seninkileri yerleştiririz. Kişisel eşyaların için de banyoda yer açacağım. Nasıl ders çalışacaksın? Belki bir çalışma masası daha almalıyız çünkü sığamayız ikimiz buna. Tabii daha arkadaşlarımıza oda da yapacağız. Baksana Jungkook yarın-"

Heyacanlı heyacanlı mimikler ve etrafı gösteren hareketlerle konuşan Taehyung'la Jungkook'un midesi sızlasa bile ilerleyip çekinmeden bir elini vazodan çekerek nazikçe esmer eli kavradı. Taehyung anında susarken yanındaki bedenin yüzünü süzüp yutkundu. Jungkook hep bu kadar güzeldi değil mi?

"Önce, elini temizleyim."

Jungkook 'önce' kelimesini bastırarak konuşup dudaklarını bastırarak karşısındaki çocuğa bakarken Taehyung derin bir nefes aldı. Jungkook her yanına yaklaşıp gözlerinin içine bakarak yumuşak bir sesle konuştuğunda midesi böyle düğüm düğüm mü olacaktı ya da şu an yaptığı gibi sorgusuz sualsiz kafasını mı sallayacaktı?

"Tamam. Ben yıkarım hemen geçer."

Jungkook hala tuttuğu sıcacık ele bakışlarını indirip yarım saat önceden dolayı daha da belirginleşen damarlara ve soyulan parmak üstlerine baktığında yutkundu. Suçlu hissediyordu.

"Hayır mikrop kapmasın. Temizleyelim."

Taehyung karşı çıkamazken kucağında vazo tutan Jungkook'u yormamak için hızla odadan çıkıp banyoya gitti ve minik ilk yardım kutusunu alıp geri geldi. Hızla yatağa oturup yanını pat patlarken Jungkook kucağındaki vazoyu çalışma masasının köşesine bırakıp bir bacağını altına alarak yan bir şekilde Taehyung'un yanına oturdu ve kutuyu alıp içini açtı.

looking at taehyung |taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin