❅
Kore'de hava biraz olsun daha sıcaktı. Felix içine iyice sindiği kocaman montuyla yürüyordu. Kulaklıları takılıydı ve düşünüyordu. Adımları yolu biliyordu, hatırlıyordu yavaş yavaş. Yılları bu yolu aşmaklar geçtiği içindi belki de.
Hava kararmak üzereydi, güneş batıyordu. Burnunu çekti ve cebindeki ellerini sıktı. Hyunjin'i özlemişti, özlüyordu. İstemeden özlüyordu. Bir insan yarısını özlemeden durabilir miydi ki? O da özlüyor muydu onu?
Derin bir iç çekti ve eski parka gelince adımlarını yavaşlattı. Çantasını düzeltti ve kaydırağın arkasına kalan salıncağa ilerledi. Buradan Seul'ün bir kısmı görünüyordu, bir de güneş batınca ve tüm ışıklar yanınca görüntüsü izlenmeye değer oluyordu. Küçükken bir şeylere kızdığında da buraya gelirdi, gerçi komikti, çünkü burası eski paten kursunun bir üst sokağındaki parktı, belki de buraya bulunmak için geliyordu eskiden... Bilmiyordu.
Hyunjin'e ağır mı davranmıştı? Hayır. Bunun cevabı kesinlikle hayırdı. Belki kendisi de hatalıydı? Ona korkak diyordu ama kendisi hislerinden bahsetse belki de şu an güzel bir randevuda olabilirlerdi?
İç çekti ve salıncağın olduğu tarafa yürümeye devam etti. Adımları yavaşlarken kulağına sessiz bir melodi doldu. Hyunjin'in sesi ve salıncağın hareket ettikçe çıkan sakin gıcırtısı... Telefonda çalan şarkı döngüde olmalıydı.
We were so beautiful,
We were so tragic,
No other magic,
Could ever compare,Sesindeki güzel tını akıyordu yavaşça, arada susuyor ve yeniden başlıyordu şarkıya. Bakışları ışıklı şehirde dolanıyordu. Başını salıncağın demirine yaslamıştı, salıncağı yavaşça hareket ettiriyordu. Yeniden durdu, Felix onu inceledi.
İçi özlemle kavruluyordu. Sakince bir nefes aldı ve onun yanına ilerledi. "Sana yanıma gelmemeni söylemiştim," Sesi soluk çıkarken ilerledi ve diğer salıncağa oturdu. Hyunjin'in şaşkın bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Önce ben gelmiştim ki demek istedi ve sessiz kalarak başını salladı.
"Önce ben gelmiştim ki," Bakışlarını ondan çekmeden konuştu. Felix başını sallayarak ona döndü. "Buraya geleceğimi bilerek geldin." Hyunjin onun gözlerine baktı, içi içini yiyordu.
"Seni görmemeye dayanamıyorum o halde," Gözleri birleşikken söyledi. Felix alayla gülümsedi ve başını yana sallayarak önüne döndü. "Eğer beni görmemeye dayanamıyor olsaydın, beni öylece bırakıp gitmezdin." Hyunjin sessiz kaldı bir süre.
"Hiç korktun mu?" Söylediği şeyi sonraya atıp ona döndü yeniden. Felix dudaklarını ıslattı. Tam o sırada şarkının Didn't we have fun? Kısmı çalmaya başladı. Felix ona döndü ve gözlerinin en içine baktı. Hyunjin dudaklarını ıslattı, şarkı yavaşlamıştı. "Sevdiğin birinden tamamen kopmaktan?"
Gözleri hâlâ birlikteydi. Felix bir şey söylemeden önüne döndü. "Ben sadece ânı yaşadım, ileriyi düşünmedim Hyunjin. Korkmadım da, sevdiğim herkes yanımdaydı sonuçta." Hyunjin'in başını salladığını hissetti.
"Biliyor musun? Ben seninle olan her ânımı korkarak yaşadım. Seni öperken, seni severken, tenim teninin üzerindeyken..." Bir süre durdu. Şarkı başa döndü. "Korkak oldum, seni kaybetmek korkuttu beni. Seni delicesine severken ayrı kalma düşüncesi içimi yiyip bitirdi. Sensiz bir yaşamı düşünmek kabus gibi geldi." Bir süre sessiz kalarak sallandı yavaşça.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
buz kırağı | hyunlix
Fanfiction霧氷 Bu bir totemdi, her yarışmadan önce bedenlerini ve ruhlarını birleştirirlerdi. hyunlix#3 29.4.22 hyunlix#10 1.5.22 13.9.21 / 31.12.21