on altı

2.3K 287 357
                                    




Bir hafta olmuştu. Felix o gece tek başına tebrikler kabul etmiş ve mutlu görünmeye çalışmıştı. Ama sonrasında, gece boyunca gözüne uyku girmemişti. Sabah Kore'ye dönerken de uyuyamamıştı. Neden bunu yaptığını anlamıyordu. Sadece düşünmüştü, o onunla konuşmuyorsa gidip kendisi onunla konuşacaktı.

Şimdi, bu kapının önünde dikiliyordu. Hyunjin'in evine gelmişti. Bir hafta ona süre tanımıştı ama, o hiçbir şey olmamış gibi ona bir mesaj bile atmamıştı. Derin bir nefes aldı. Cesaretli olmalıydı.

Kapıyı sakince tıkladı ve bir süre bekledi. Kapı bir süre sonra açıldı. Hyunjin'in baygın gözleri ile buluştu gözleri. Felix yutkundu, Hyunjin utangaçça başını eğdi ve bir şey söylemeden başını eğdi.

"Yolculuk nasıldı?" Felix'in sesi durgun çıktı başta. Hyunjin sessiz kaldı ve dudaklarını dişleyerek başka tarafa baktı. Felix bir ayağındaki ağırlığı diğerine verdi. Kollarını önünde birleştirdi. İçi içini yiyordu.

"Bir soru sordum Hyunjin, en azından bunun cevabını ver." Bu defa sesi sert çıktı. Gözlerindeki öfke çoğaldı anında. "Bunu mu konu–"

"Ne konuşalım!?" Sesi yükseldi. Hyunjin kelimelerini tuttu. Felix kollarını çözerek saçını geri taradı ve sert bir nefes aldı.

"Beni bok gibi bırakıp gitmeni mi? Ya da korkak olmanı mı? Hm? Hangisini konuşalım?"

"Felix–" Felix yeniden yükseltti sesini. "Kes sesini. O iki sikik kelimeyi söylemek neden bu kadar zor!? Neden bunu yapıyorsun?" Hyunjin gözlerini kocaman araladı. Duydukları... Felix ciddi olamazdı..?

"Zor, benim için zor Felix. Sen bu kadar yakınımdayken sana aşık olduğumu söylemek dünyanın en zor şeyi." Bedeni dikleştirdi ve kapıdaki tutuşunu sıkılaştırdı.

"Sana aşığım, yıllardır."

Felix yutkundu ve histerik bir gülüş bırakarak başını yana salladı. "Artık sana güvenmiyorum." Gözleri birbirini eziyordu. "Her şeye göz yumdum, ama son yaptığın... kalbimi çok kötü kırdın Hyunjin." Felix kendi kendine gülümsedi ve başını yana salladı.

"Buraya yanıma gelme diye geldim. Diğer yılın antrenmanlarına başlayana kadar, gözüme görünme Hyunjin."

Hyunjin kalbinin sesini kulaklarında duyuyordu. Zorla yutkundu. "Sakın yanıma gelme." Ardından arkasını döndü ve bir şey söylemesine izin vermeden merdivenlere yöneldi. Hyunjin kapıda öylece dikilmeye devam etti.

Bu anı asla böyle hayal etmemişti.


***

"Bbokie, neden yemiyorsun?" Minho onun tabağındaki eti bölerlen dudak büzerek konuştu. Felix tabağındaki boş bakışları abisine çevirirlen gülümsedi. "Soğursa bir anlamı kalmaz ki," Minho eti minik parçalara ayırdıktan sonra söyledi.

"Ellerine sağlık, bu sıralar iştahım biraz kötü. Anneme sorabilirsin." Hemen karşılarında oturan annesini gösterdi. Anneleri başını salladı ve lokmasını yuttu. "Rusya'dan döndüğünden bu yana güzel beslenmiyor. Ben de senin bunu bozacağın düşünüp size getirdim."

Felix gülümseyerek tabağındaki salatadan bir çatal aldı. "Hafif bir şeyler yemek istersen noodle yapalım." Jisung ona ilgiyle bakarken söyledi. Felix başını yana salladı ve sakince bir nefes aldı.

buz kırağı | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin