Yalancı bir rüzgârın fısıltısını dinledim o gece. Senin sözlerini söyledi bana. Gelmemi istedi peşinden. Seni düşündüm, seni bana getireceğini.
Koştum arkasından hevesle. Nefes nefese.
Kanatlarımı açıp uçtum ardından. Seni düşündüm, beni sana götüreceğini.
Siyah bulutların arasında savruldu bedenim. Boşluğa adım atar gibi. Korkuyla çırpındı kalbim. Yükseklerden düşer gibi.
Bir damla düştüğünde yanaklarıma yine belirdi elleri, yine dokundu dudaklarıma. Bir sırrı dillendirir gibi fısıldadı ölümü. Siyah gözlerinde parladı yıldızlar. Geceyi yaşadı kalbim, karanlık sularında uçmak istedi.
Nefesini bıraktı avuçlarıma. İz bırakmak ister gibi adım adım dolaştı tüm bedenimi. Tenime işlediği her çizgi daha çok acı verdi bana. Saçlarımın her telini yeniden boyadı ateşi. Kalbime uzandı elleri. Kadınına seslendi her nefeste. Anlamadığım bir dilde fısıldıyordu bu kez, aşk dolu kelimeleri.
Ruhu alev alevdi, bedeni soğuktu. Belki vardı yanımda belki yoktu.
Çığlık çığlığa haykırdım onun ismini. Ruhum bedenimden sıyrılıp huzur bulmak için çırpınırken doluyordu zihnime bir kez daha hatıralar. Acı veriyordu her çırpınış.
Ölüm içimde kıvrılarak kalbimin en karanlık köşesine ulaştığında uzanıyordum ateşe.
Alev alev tutuşan aşkı veriyordum ateşe.
Ateşe veriyordum kalbimi ölüm onu ele geçirmesin diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşe Verdim Kalbimi
General FictionYağmur yüklü bulutlar geçerken gökyüzünden, büyütürüm içimde kırmızı gülün dikenini.