on dört

2.6K 323 171
                                    





Korku, hissettiği tek şey korkuydu. Midesi geriliyor ve bulanıyordu. Şimdi ne olacak düşüncesi zihnin her yerinde geziniyordu. Yutkundu ve oturduğu yerden kalkarak odanın içine baktı. Hissettiği korkunun üzerine çaresizlik de eklendi.

Gözleri dolmaya başlarken dudaklarını ısırdı ve ellerini saçlarının içinden geçirdi. Sıkıntıyla bir nefes aldı. Göğüsü sıkışıyordu. Bir süre sonra kapı çaldı usulca, yutkundu ve az önce kalktığı yere yeniden bakarak kapıya yöneldi.

Kapıyı beklemeden açınca karşısında Hyunjin'i gördü. Gülümsüyordu ve çantasını omzuna takmıştı. "Hazır mısın? Araba gelmek üzereymiş." Sakince konuştu, ama Felix'in modunu fark ederken yüzündeki gülücük soldu.

"Felix?" Felix dudağının içini ısırdı ve başını yana salladı. Çenesi kasılıyordu, çaresizlik hissini ilk kez bu kadar yoğun hissediyordu. "İyi misin?" Hyunjin elini onun omzuna koyarken Felix başını yana salladı ve gözlerini birkaç kez kırptı.

"Hyunjin," Sesi ağlamaklı çıktı ve kendine engel olmak için sakince yutkundu. "Ne oldu?" Hyunjin'in sesi endişeyle karışırken elleri kollarına indi ve Felix'in bedenini inceledi. Felix bir elini ondan çekerek saçlarını geriye taradı.

"Patenlerim..." Diyebildi sadece, başını yana salladı ve omzunu silkerken dudaklarının içini ısırdı yeniden. Kan tadını hissedebiliyordu. Hyunjin'in gözler endişeyle aralanırken patenlerinin olduğu tarafa baktı.

"Onlar benim patenlerim değil... Hyunjin patenlerim yok..." Bu defa dakikalardır tuttuğu yaş süzüldü yanağına.

Hyunjin dondu sanki, ne yapacağını bilemedi. Elleri onun kollarında durdu. Yutkundu ve birkaç kez gözlerini kapatıp açtı. "Az önce fark ettim ve," Felix sakince bir nefes aldı ve sesine ağlamaklı ton karıştı. "...Ben özür dilerim, yani... of– ne yapacağımı bilmiyorum. Üzgünüm Hyunjin," Sessiz bir şekilde ağlamaya başlayınca, Hyunjin onu kendine çekti ve kollarını ona doladı.

"Sakin ol, önce hyunglara söyleyelim. Sonrasını düşüneceğim tamam mı? Sakin kalmalısın Felix."

Felix başını salladı ve geri çekildi biraz. "Yarışmaya beş saat var, alışmaya çalışsam bile yapabilir miyim bilmiyorum." Gözünden süzülen yaşları silerken konuştu. Dudaklarının üzeri kırmızılaşmıştı.

"Changbin hyungu ara ve söyle ben de Chan hyunga söyleyeceğim. Kamera görüntülerine bakarlar ve biz alıştırma yaparken bulmaya çalışırlar. Kendini germe tamam mı? Zaten biliyorsun, geçen sene birinci olduğumuz için yeniden en sonda çıkacağız."

Felix başını salladı ve telefonunu çıkararak Changbin'i aradı. Hyunjin ise patenlerin olduğu tarafa gidip patenleri eline aldı. Gerçekten de Felix'in patenleri değildi. Üzerindeki baskı ejderha simgesi yoktu, birileri doğru yaptığı sandığı bir şeyi tamamen batırmıştı...


***


İkili arabaya binmişti ve olimpik stadyuma gitmek için hazırlanıyorlardı. Chan arabanın yanında açık olan kapıya yaslanmıştı.

"Felix, dün ya da birkaç gün önce anahtarını bir yerde düşürmüş olabilir misin?" Felix başını yana salladı ve Chan'a sulu gözlerle bakmaya devam etti.

buz kırağı | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin