9 - Bölüm

104K 6.2K 10K
                                    

Her kötü günün ardından gelen bir aydınlık gülümseme yüzümüzde yer edinirdi. Bugün, o günlerdendi.

Şu an yolda, Helin'i almaya gidiyorduk. Kına günüydü. Zamanı değildi belki bizim açımızdan ama o mutluydu. Araba benzinlikte durdu ve Miran arabadan indi.

"Çok hızlı oldu. Miran'ın sevgisinden kuşku duymuyorum ama Helin'in sevgisinden duyuyorum," dedi Derin dün geceden beri aklımdaki cümleyi dile getirerek. "Sevmiyor değil ama eminim kurtulmak için de bu kadar hızlı kabul etti."

Evet, bu konuda hemfikirdik. "Haklısın. Sevmiyor değil ama Sinan amcanın ve Esma teyzenin baskılarından kurtulmak için daha hızlı ve aceleci," dedim.

İkimiz de sustuk. Miran'ın bunları duyup tereddüte kalmasını istemezdik.

Araba tekrardan çalıştı ve sessizliği bu sefer Miran bozdu. "Bir gelinin kız kardeşleri ancak bu kadar mutsuz olabilir. Neyiniz var sizin? Siyah şal getireyim tam olsun. Beni enişte olarak görmek istemediğinizi düşünüyorum... Kırılıyorum ama," dedi son cümlede ikimize de yalancı bir durgunlukla bakarak. Elbette ikimizden de mutluydu.

Güldük. Derin ön iki koltuğun başlığına tutunarak öne doğru geldi. "Favori baldızın benim eniştem!" dedi yalakalık yaparak. "Zümra zaten hiç güzel bir baldız olamaz. Bense hep senin ardında olurum. Derin Yıldırım, Miran Kıratlı'ya layık en mükemmel baldız!" diye sesini yükseltti manşet yapar gibi.

Miran ile aynı anda güldüğümüz de onun da keyfi yerine gelmişti. En azından bizim yüzümüzden kendini kasmazdı. "Ben zaten her zaman seni daha çok sevmişimdir," dedi Miran beni saniyesinde satarak.

Şaşkınca ona dönerken yüzümü buruşturdum. "Oysa benim favori eniştem sendin..." dedim. "Çünkü eğer bir eniştem daha olsaydı asla sevdiğim enişte seçeneklerinde sen olmazdın."

"Kaç enişten olursa olsun Zümra, en favori enişten her zaman ben olacağım. Buna emin olabilirsin," dedi Miran kendinden emin bir şekilde.

Omuz silktim. Ama sanırım haklıydı. Miran tamamen iyiliğe bürünmüş bir adamdı. Ne komikti ne ciddi. Ne komikti ne asabi. Ne kötüydü ne iyi.

Miran gaza aceleyle biraz daha basınca, "Sakin olsana, düğün bile değil zaten, kına var bugün," deyip güldüm. Derin de benim gibi gülünce Miran bozuldu.

"Gülmesenize, baldızım olduğunuz için bir şey demiyorum ama bozuşuruz," dedi ağır adam kişisine bürünerek.

Tam konuşacakken Miran'ın telefonu çaldı. "Adar arıyor, hoparlörlere verir misin, Zümra," deyince telefonu alıp hoparlöre verdim.

"Neredesin?" Adar'ın ani bağırışı ile irkildim. Sanırım bir şeye öfkelenmişti ve bu Miran ile alakalıydı.

"Arabadayım ve sesin hoparlörde," dedi Miran uyarırcasına. Miran da onun öfkeli olduğunu anlamıştı.

"Tamam, müsait olunca beni ara, önemli," deyip telefonu suratıma kapattı.

Yani Miran'ın suratına.

Sonunda gelmiştik Helin'in evine. Helin ve Sinan amca birlikte çıktı. Sinan amca gülümsüyordu, ta ki beni görene dek. İkimizin de suratı asılmıştı. Helin bozulmasın diye kafamı çevirdim.

"Hoş geldin Miran oğlum," dedi Sinan amca en iyi niyetli ses tonunu ona karşı göstererek. Miran bu adamın nasıl biri olduğunu bilse oğlum demesine bile izin vermezdi. Hele ki bize yaptıklarını bilse.

Miran, "Hoş buldum," deyip Helin'e döndü.

"Gidelim mi?" dedi. Helin de kafası ile onayladı.

Ben ön tarafta oturuyordum. Helin arka koltuğa yöneldiği anda arabadan indim. "Geç sen sevgili müstakbel kocanın yanına," dedim.

Gecenin İzi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin