on bir

2.7K 327 72
                                    




Keskin bir ağrı. Tek hissettiği buydu. Başına aniden giren sızıyla uykusundan uyandı. Elini başına koydu ve saçlarını karıştırdı. Başı çatlıyordu. Yandaki dijital saate baktı. Saat sekize geliyordu. Gözlerini kapattı ve oturduğu yerden doğruldu.

Birkaç saniye sonra, yanıbaşındaki bedeni fark edebildi. Gözlerini kapatıp açtı ve yeniden Felix'e baktı. Yastığa sarılmıştı, yüzüstü yatıyordu ve başı sola dönüktü. Kırmızı saçları karışarak alnına yayılmıştı. Sakince yutkundu ve camdan dışarı baktı. Karanlık bir sabahtı, soğuğu ne kadar sevse de Kore'yi özlemişti.

Başındaki ince sızı sinir bozucu olmaya başlamıştı. Bir şeyler yedikten sonra ağrı kesici almayı planladı.

Dün geceye dair hatırladığı pek bir şey yoktu. Felix onu giydirmeye çalışıyordu ve kendisi bir şeyler geveliyordu. Sonrası yoktu, büyük bir ihtimalle sızıp kalmıştı. Kendisine koyduğu en önemli yasağı ezip geçmişti... Tek umudu, Felix'e delice şeyler söylememiş olmaktı.

Yavaşça yataktan kalktı ve dolabına yöneldi. Giyeceklerini aldıktan sonra duşa girmek için banyoya yöneldi. Kapıyı kapatmadan önce Felix'e son bir kez baktı. Kısa bir sürenin ardından içeri girdi ve kapıyı kapattı. Hemen duş alıp yatağa yeniden girecekti. Bugün yoğun bir gün olacaktı, her ne kadar bunun için istekli olmasa da; buna mecburdu.

Sıcak su bedenini uyuşturmuştu. Şimdi daha rahat hissediyordu. Baş ağrısı da biraz olsun azalmıştı. Saçlarını elindeki havluyla kurularken yatağına adımladı sakince. Felix hâlâ uyuyordu.

Yavaşça oturdu yatağa, sırtını başlığa yasladı ve büyük camdan dışarıya baktı. Hava biraz daha açılmıştı ama dışarısı hâlâ karanlık görünüyordu. Sabah olmasına rağmen, geceden kalma bir çok ışık aydınlatıyordu dışarıyı.

Sakince bir nefes aldı ve Felix'e döndürdü bakışlarını. Onu uyandırmak istiyordu ama bir yandan da kıyamıyordu. Uyurken bile harika görünüyordu.

"Lix..." Sesi usulca çıktı. Felix başta biraz kıpırdandı ve burnundan nefes verdi yavaşça. Hyunjin elindeki havluyu yatağın ayak kısmına attı ve ona döndü. "Uyanman gerek güzellik," Dedi bu defa ona eğilirken. Saçlarını geriye taradı ve eli yavaşça boynuna gitti.

Biraz ovdu ve okşadı. "Uyanmak istemiyorum," Felix'in isyan dolu çıkan sesi Hyunjin'i güldürdü. Eli hâlâ boynundayken alnına küçük bir öpücük kondurdu. "Bu öpücük güç içindi, kalk ve güzel bir kahvaltı yapalım."

Felix yavaşça gözlerini açtı ve ona baktı. Hyunjin gülümsedi. "Gece uyutmadım mı seni?" Biraz üzgün bir şekilde sordu. Felix kıkırdadı ve yattığı yerden doğruldu. "Hayır, aksine uslu, akıllı bir çocuk gibiydin."

Hyunjin sakince bir nefes aldı, bu biraz olsun rahatlatmıştı içini fakat hâlâ şüpheleri vardı. Felix oturur pozisyona geldi ve gözlerini ovdu. Saçları oldukça dağılmıştı. Hyunjin ona gülümsedi ve saçlarını karıştırdı.

"Duşa girecek misin?" Felix ona dönmeden başını yana salladı. "Gece girdim, kahvaltı yapalım direkt."

Hyunjin başını salladı ve ayağa kalktı. Dolabına yönelerek geçen sefer Felix'le gezmeye giderken taktığı şapkayı aldı. Felix'in o günkü sözlerini hatırlayınca derin bir nefes aldı. Saçlarını geriye tarayarak şapkayı taktı düşünmeden.

buz kırağı | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin