Gözlerinin içine bakarak gülümsedim ve kendimden beklenmeyecek bir şekilde kalçamı yükseltip penisine sürttüm.

"Kaybet. Bu gece kendini benim için kaybet Onur."

Gözleri mümkünmüş gibi daha da karardı ve öncekinden de sert bir şekilde boynuma eğildi. Hareketlerindeki hız, sertlik öylesine artmıştı ki yarına boynumun mosmor olacağından emindim.

Boynumla işini bitirdikten sonra dudağıma eğilip alt dudağımı emdi.

"Şeftali..."

Başımı belli belirsiz salladım. Bu gece tamamen onun için hazırlanmıştım. Sürdüğüm parlatıcının aromasını bile onun en sevdiği meyveye göre seçmiştim. Onu istediğimi daha ne kadar belli edebilirdim bilmiyordum. Bu söylediklerim çok mu bayağılıktı onu da bilmiyordum ama yapmak istediğim her şeyi yapmak istiyordum.

Üzerimden kalkıp elini gömleğine attı ve hafif titreyen elleriyle gömleğinin düğmelerini çabucak çözdü. Ben de boş durmayıp üzerimdeki tişörtü çıkardım. Omuzlarından sıyrılan gömleği yerle buluştuğunda benim elimdeki tişörtü de odanın bir köşesine fırlattı. Tekrar üzerime eğilmeden önce kemerinin tokasını da çözdü.

Saydamlaşmış gözlerim ve yarı açık ağzımla onu izledim. O, hızlı hareketlerimiz yüzünden belime kadar çıkmış etek uçlarımın açıkta bıraktığı bacaklarıma bakıyordu. Yüzüne şefkatli bir ifade oturdu. Ellerini bacaklarıma koyup okşadı. Tek dizini bacak arama getirdiğinde nefesimi tuttum.

"Benim için giyindin, benim için hazırlandın, benim için bu kadar isteklisin..." dedi. Hülyalı sesi, zaten bildiği bir şeyi sesli bir şekilde hatırlamak istemekten halliceydi.

Yine başımı sallayıp hafifçe kıpırdandım.

"Öyle güzelsin ki Bulut... Lafta değil, kalbimde tüm duygularıma hüküm sürüyorsun." Bacağımı okşamaya devam ederken hafifçe gülümsedim ama ardından kıpırdanmaya devam ettim.

"Hadi Onur, devam edelim."

Sırıtıp tek dizini penisime sürttüğünde sesli bir şekilde inledim. Baskısı arttıkça sesim de artıyordu ancak yeterli değil. Şu an tamamiyle onu istiyordum.

"Çok şanssızsın, keşke kendini benim sana aşkla bakan gözlerimden görebilsen. Aynadan gördüğün güzelliğinin yarısı bile değil."

Her bir kelimesi kalbimi mümkünmüş gibi daha da zorluyor, karnımın fokurdamasına sebebiyet veriyordu. Hiç olmadığım kadar garip hissediyordum.

Hızlı olması için kendimi ona sürttüğümde dişlerini sıkıp kemerini tamamen çözdü. Pantolonunu indirip yine bir köşeye fırlattı.

Ellerini belime çıkarıp işaret parmağını eteğimin içinden geçirdi ve usul usul sıyırmaya başladı. Üzerime iyice eğilip ortaya çıkan karnıma öpücükler kondurmaya başladı. Dudakları açılan her bir bölgemde dolaşmaya yeminliymiş gibi kasıklarımın üzerine dokundu. Tenim yanıyordu. Her yakınlaşmamızda alev alıyordu.

Eteğimi yavaşça çıkardıktan sonra onu biraz daha usulca fırlattı kenara. Bir elini belimden geçirip kendine yakınlaştırdığında baskısından dolayı çok hafif yana dönmüştüm. Dudakları göğüs kafesimin üzerindeydi bu sefer. Kalbim yine ağzında atıyormuş gibi hissediyordum.

Sağ göğüs ucumda dilini hissettiğim anda belim altında yay gibi gerildi. Ellerim tutunmak için kollarını buldu. Heyecandan ağlayacaktım sanırım. Alt bölgemin çok feci sızladığını hissediyordum.

"Onur..." İnlememle beraber göğsümdeki dilinin yerini dişleri aldığında ucuna ve etrafına ısırıklar bırakmaya başladı. Tırnaklarımı kollarına sertçe geçiriyor inleyip kucağında kıvranıyordum.

Elma Ağacı (bxb)Where stories live. Discover now