Bölüm 6

1K 147 67
                                    

Pazar sürpriziii!

En beklemediğiniz anda bu haftanın ikinci bölümü geliyor! Bol macera, aksiyon ve yepyeni bir yer... Söz verdiğim her şey ve daha fazlası bölümde :)

Hadi keyifli okumalar,

E.Ç.

***

So come in my cave, and I'll burn your hearts away

***

BÖLÜM 6:

Kat

Herkes bağırıyordu. Herkes. Lore bana, Rick Lore'a, Lee ikisine, kaçaklar birbirine, askerler bize... Bir ben vardım ses tellerini kullanamayan. Bir ben vardım tüm dünya etrafımda çalkalanırken sabit kalan. Nasıl yapabilirdim ki? O susmuştu. O hareket etmiyordu. Belki bir daha hiç etmeyecekti. Rick beni belimden tutmuş denizaltının içine sürüklerken anbean izlemiştim kurşunun göğsüne saplanışını, bedeninin yere düşüşünü, canının o bedenden çekilişini. Ettiğim son laf o an terk etmişti dudaklarımı. Hayır! Hayır! Hayır! Bin kez hayır! Maalesef hiçbir kelime zamanı durduracak, kaderi yenecek, Azrail'e meydan okuyacak güçte değildi.

"Aklını mı kaçırdın sen?" diye haykırıyordu Lore kulağımın dibinde. "Seni kurtarmaya geldik biz buraya lanet olası! Seni kurtarmak için öldü onca insan!"

Beni sarstığını görüyor, ama hiçbir şey hissetmiyordum. Denizaltının çoktan kapanmış kapısındaydı gözlerim hala. Hareket ettiğimizi bilsem de değişmiyordu karşımdaki görüntü. Değişmiyordu kulağımdaki fısıltılar.

O öldü. Biz öldük. Her şey bitti.

Haklıydı Lore. Aklımı kaçırmıştım. Başka bir açıklaması olamazdı az önce yaptığım şeyin. Üzerimize doğrulmuş namluyu göre göre bizi hedef almış adamı kurtarmaya kalkmıştım ben. Arkasını dönüp giden, beni babamın insafına bırakan, sonra da avlamaya kalkan adamdan başkası değildi o. Rick erken davranmasa gözünü kırpmadan vuracaktı bizi. Vuracaktı beni. Ve ben yine de...

"Kes şunu Lore!" dedi Rick onunla aramıza girip. Kolumu Lore'un pençesinden kurtarıp onu itmişti. "Bunun için vaktimiz yok, kumandaya geç, hadi!"

Lore'un küfredip ayağımın dibine tükürmesini izledim görmeden

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lore'un küfredip ayağımın dibine tükürmesini izledim görmeden. Hemen sonra arkasını dönüp topallayarak kontrol panellerinin önündeki mahkumlara katılmıştı. Vurulduğu bacağından damlayan kanın ardında bıraktığı koyu kırmızı lekeye kaydı bakışlarım. Sadece o kızıllığı seçiyordu gözlerim. Sadece ölümü kokluyordu burnum. Bir cenaze marşıydı beynimin içinde çalan. Lore'un diğerlerine yağdırdığı emirler, dibimdeki adamın dudaklarından dökülen kelimeler, denizaltının homurtusu... Hiçbir şey delip geçemiyordu bu veda senfonisini.

N.O.A.H. - IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin