❅
Söz vermişti, ama yine buradaydı. Kendinden nefret ediyordu. Göğsü hızla inip kalkarken aşina olduğu tavanı izliyordu. Terden çarşafa yapılan sırtı deli gibi rahatsız ediyordu. Midesi bulandı.
"Neyin var?" Kız ona doğru yaklaşarak sordu. Hyunjin ona dönmedi. Yutkundu ve gözlerini kapattı. Nefeslerini düzene girmeye başlıyordu. Bir an önce buradan gitmesi gerekiyordu. Felix ona ne derdi? Sakince bir nefes aldı.
Yataktan doğruldu ve üzerindeki ince pikeyi yana atarak ayağa kalktı. Kız şaşkınlıkla ona bakmaya devam ediyordu. "Sam," Hyunjin ona dönmedi.
Bir şey söylemeden üzerini giymeye başladı. Yok olmak isteyecek kadar iğrenç hissediyordu. Ayağa kalktı ve pantolonunun düğmesini ilkledi. Komidinin üzerindeki telefonu aldı ve kıza kısa bir bakış attı.
"Bir daha görüşmeyelim." Arkasını döndüğünde kızın alaycı gülücüğünü işitti.
"Sen kendini ne sanıyorsun?" Hyunjin yerinde durdu ve dudaklarını ıslatarak başını eğdi. İçi daralıyordu.
"İstediğin zaman becerip kenara atacağın biri değilim ben." Hyunjin arkasını döndü. Gözlerinde ruhsuz bir bakış vardı. "Seni becermeme oldukça meraklısın ama. Her neyse, ikimiz de bunu isteyerek yaptık. Yani ben seni hiçbir zaman buna zorlamadım."
Geri geri adımladı ve son kez ona baktı. "Bu kadar ciddiye alma." Kızın bir şey demesine izin vermeden kaşlarını kaldırıp indirirken ve elini havaya kaldırıp indirdi. "Güle güle."
Odadan çıkınca, sakin bir nefes aldı. İçi ferahlamıyordu. Felix ile bu konu hakkında konuşmalıydı.
Koridordan sola döndü. Asansörler o yönde kalıyordu. Fakat tam karşısından gelen partneri ile ne yapacağını bilemedi. Felix ona güzel bir şekilde gülümsedi. Hyunjin olduğu yere çakılıp kaldığını hissetti. Bunu ona yapmış olmak iğrenç hissettiriyordu.
"Felix," Kırmızı saçlı ona gülümseyerek yaklaştı. "Ben de seni arıyordum, bir şeyler içmeye gide– Bekle," Elini Hyunjin'in saçlarına götürdü. "Saçların neden bu kadar nemli? Pratikten sonra duş almalısın Hyunjin. Ya da en azımdan bir şapka taksaydın. Hasta olabilirsin." Hyunjin sessiz kaldı. Felix derin bir nefes aldı ve onu elinden tutarak tuvaletlerin olduğu yöne çekti.
Hyunjin hâlâ onun nasıl burada olduğunu anlamış değildi. Onu mu takip etmişti? Ya da bir şeylerin farkında mıydı?
Tuvalete girdiler, Felix onu geniş ve oldukça temiz görününen kabinlerin birinin içine itti ve kendisi de girdi. Beklemeden üzerindeki hoodieyi sıyırdı. Hyunjin sessizce ona baktı, yutkunamadığını hissetti. Vücudunu defalarca görmüş olmasına rağmen kalbi hızlandı.
Felix kendi –aslında Hyunjin'in olan– hoodiesini omzuna atarken, elleri Hyunjin'in üzerindeki kazağa gitti. Hyunjin donduğunu hissediyordu. Küçük eller kazağı yavaşça çıkardı.
Felix, Hyunjin'in gövdesinin hâlâ sıcacık olduğunun farkındaydı. Bozuntuya vermedi. Omuzundaki hoodieyi alarak ona giydirdi. Saçlarını geriye taradı ve koyu yeşil hoodienin kapüşonunu kaldırarak onun başına geçirdi. Öne doğru gelen saçlarını geriye iterek kapüşonun iplerini sıktı. Güzel bir şekilde gülümsedi ve ipleri bağladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
buz kırağı | hyunlix
Fanfiction霧氷 Bu bir totemdi, her yarışmadan önce bedenlerini ve ruhlarını birleştirirlerdi. hyunlix#3 29.4.22 hyunlix#10 1.5.22 13.9.21 / 31.12.21