dört *ᵐ*

4.5K 372 228
                                    





Dört yıl önce;

"Eee, ne düşünüyorsun?" Felix yanında oturan diğer çocuğa baktı. Hyunjin ileri doğru baktı ve iç çekti. "Yarınki yarışmada birinci olacağımızı."

Felix gülümsedi ve yerdeki çimden bir parça alarak elinde oynamaya başladı. "Çok emin konuşuyorsun." Hyunjin başını salladı ve kendini geriye doğru attı. "Bunun cesaretini veren sensin, uyumumuz."

Felix derin bir nefes aldı ve güzelce gülümsedi. "Güzel," Hyunjin bir süreliğine ona baktı ve bakışlarını yeniden eski yerine çevirdi.

"Hyunjin," Felix merakla başladı konuşmasına. Hyunjin onu onayladı. "Bu zamana kadar bir totemin oldu mu?"

Hyunjin dudaklarını büzdü ve birkaç saniye düşündü. Başını yana salladı. "Hayır, senin?" Felix gergince gülümsedi ve başını yana salladı.

Hyunjin bir süre ona baktı ve oturuşunu dikleştirdi. "Neden sordun ki?" Felix omzunu silkti. Bir şeyler söylemeyi planlamıştı ama bundan vaz geçti. "Boşver, gidelim mi?"

Hyunjin bir süre sessiz kaldı. Onu tanıyordu, bir şey söylemek istediği belliydi. Yine de üstelemedi ve başını salladı. Ayağa kalktı ve vücudunu esnetti. Yarın o yarışmayı kazanmalı ve olimpiyatlara katılma hakkına sahip olmalılardı. Ve Hyunjin kendisine güvendiği kadar Felix'e güveniyordu. Her şey güzel olacaktı.



Felix saçlarını karıştırdı. Endişeli hissediyordu, biraz da korkuyordu. Sakince bir nefes aldı ve boy aynasından kendine baktı. Birkaç saat sonra yarışma başlayacaktı, fakat ailesi gitmesine rağmen o hâlâ evdeydi. Sakince nefes alıp verdi.

Başı uğulduyordu, bir şeyler yapması gerekiyordu. Buna yıllardır uğraşıyorlardı. Kendine gelmesi gerekiyordu.

Odasında kendine bakarken dış kapının zili çaldı. Sakince bir nefes aldı ve odasından çıkarak kapıya yöneldi. Kapıyı beklemeden açtığında karşısında nefes nefese kalmış Hyunjin'i görmeyi beklemiyordu.

"Tanrı aşkına Lix! Son alıştırmaları yapmamız gerek ama sen spor salonunda yoksun! Chan hyungun bana ne kadar kızdığından haberin va–"

Sözünü Felix'in sert öpücüğü kesmişti. Hyunjin başta öylece kaldı. Bu da neydi böyle? Kalbine pompalanan kanın haddi hesabı yoktu. Felix gözlerini kapattı ve onu içeri çekti. Kapıyı pratik bir şekilde kapattı.

Hyunjin kollarını onun omzuna koydu ve geriye itti. "Ne yapıyorsun?" Felix ona kısa bir süreliğine baktı ve alnını alnına yasladı. Hyunjin şaşkınlıkla ona bakmaya devam ediyordu. Felix'in elleri göğüsünün üzerine çıktı.

"Ben..." Felix başını yana yatırdı, dudakları birbirine sürtüyordu. "Sadece, biraz rahatlamaya ihtiyacım var. Lütfen Hyunjin. En azından denememe izin ver." Hyunjin yutkundu. Kalbi feci şekilde atıyordu.

Felix dudaklarını aralayarak onun dolgun üst dudağını aldı dudaklarının arasına. Bacaklarının arasına aldığı bacağa sürttü kendini. Hyunjin gözlerini kapattı. Şu an bundan kaçacak olsa da, bunu başaramazdı. Yavaşça öpüşüne karşılık verdi. Felix kendini biraz daha bastırdı ona.

buz kırağı | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin