senin için, 11

404 68 123
                                        

O sizin sihirli gözleriniz, beni büyüleyip iki parça etti.
Bir parçam sizin, öteki parçam da öyle.
Benim diyecektim, ama benim olan zaten sizin, öyleyse hepsi sizin.

Venedik Taciri, William Shakespeare

Soğuk hava dükkanımın içine girerken hissettiğim tek şey yaşıyor olmamdı. Hala bu dünyada vardım, hala nefes alıyordum ve almaya devam edecektim. Doktor için yaşamak, onunla olmak istiyordum. İki gündür bu hayat bana, onun sayesinde cennet gibi geliyordu. Bana sarıldığı an tüm kötü düşüncelerden sıyrılıyordum.

Doktor, benim bitmeye yüz tutmuş hayatıma bir ışık gibi doğmuştu. O balo gecesini her saat beynimde tekrar tekrar oynatıyordum. Sanki son nefesimdeydim ve dudaklarını öptüğüm an canlanmıştım. Bir erkeğin beni bu denli etkilemesi, yıllar sonra beni delirtecek kadar kendine çekmesi, beni de oldukça korkutabiliyordu. Ondan gitmek istemiyordum.

Benim için korkan ve ağlayan tek insan o olmuştu. Bir hafta önce kafamda kurşunla yaşadığımı öğrenince, sabaha kadar kollarımda ağlamış ve onu bırakmamam için resmen bana yalvarmıştı. O da beni, onu sevdiğim gibi seviyordu. Ben onu kaybetmek istemezken, o da beni kaybetmek istemiyordu. Bu beni zaten, hayata bağlayan detay olmuştu.

Şimdi onun için, bu soğuk havalarda üşümemesi adına, hem şapka hem de atkı örüyordum. Elde ördüğüm için, dip kısımları sökülmesin diye dikiş makinemde son dokunuşları yapmıştım. İşim bittiğinde ikisini de kontrol edip, iki gün önce bitirdiğim eldivenlerin yanına koydum. Akşama eve gittiğimde, ona bu hediyelerimi verecektim.

Taehyung rahatsızlığımı öğrendiği günden beri benimle kalıyor, ilaçlarımı içtiğimden emin oluyordu. Gözleri görmese bile asla onu kandırdığımı düşünmezdi, ilaç konusunda bana güveniyordu. Temas konusunda biraz daha ilerlemiş, artık bana dokunurken utanmıyor veya çekinmiyordu. Kaybetme korkusu onu cesaretlendirmişti...

Raftaki kağıt paketi elime alıp ördüğüm eldiven, şapka ve atkıyı içine yerleştirdim. Kutunun üzerine kurumuş manolya koydum bantla tutturdum. Hyung güzel bir adamdı ve hediyemin de güzel olmasını istiyordum. Sonunda paketi hazır ettiğimde, askıda duran uzun ceketimi ve atkımı giyindim. Hava oldukça soğuktu biraz da kar havası vardı.

Doktor kar havasını çok sevdiğini söylediği için, dün kollarımın arasında uyurken onun için dua etmiştim. Doktor için kar yağmasını çok fazla istiyordum. Onu dışarı çıkartacak ve yağan karın altında dolanmamızı sağlayacaktım. Terzi dükkanımdan çıktığımda kapıyı kitledim ve hızla eve doğru yürümeye başladım. Taehyung için yemek yapacaktım.

Onun güzel şeyler yemesini istiyordum. Tek yaşadığı için sürekli hazır şeyler yiyordu ve bu onun kansızlık yaşamasına neden olmuştu. Doktorun güzel yemekler yiyip, sağlıklı olmasını istiyordum. Onun işten gelmesine daha iki saat vardı ve bugün ben onun için dükkanı erken kapatmıştım. Hem hediyesi için hem de yemekler için oldukça heyecanlıydım.

Sokağa giriş yaptığımda kapının önünde taehyung'un arabasını görmüştüm. Yardımcısı arabaya yaslanmış sigarasını içerken, oldukça şaşkındım. Acaba hyung'a bir şey mi olmuştu diye düşünmeden edemiyordum. Hızla yanına yaklaştığımda, beni görünce düzeldi ve hafif bir şekilde gülümsedi. Adam oldukça yaşlı olmasına rağmen kendine has bir havası vardı.

"Merhaba," yaşlı adamın selam vermesiyle ben de önünde eğildim. "Merhaba efendim, hyung erken mi geldi?" Adam elindeki sigarayı söndürdü cebindeki demir kutunun içine koydu. "Evet, benden duymuş olmayın ama size yemek yapmak için erkenden geldi." Bunu duyduğumda istemsizce gülümsedim. Ben de onun için bir şeyler yapacaktım. Doktorun kalbi cidden temizdi.

Manolya ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin