Kollarımda ki bilezikleri sallayıp aldığım alyansı sol elime taktım. Odadan çıkmadan önce son kez aynadan kendime baktım.Geçen gün aldığım altınları- bir servet ödediklerimden bahsediyorum- kollarıma takmıştım. Ve şu an kesinlikle aşiret gelini gibi gözüküyordum. Bilezikler bütün kollarımı kaplamıştı.
Demirci kardeşleri sinir edecektim. Aslında onlara kızgınlığım geçmişti. Ama halâ kırgınım. Onları ve Aydın'ı sinir etmek hoşuma gidiyordu. Sinirlenince çok komik oluyorlar.
Annemgile aldığım hediyeleri kucağıma doldurup odamdan çıktım. Her adımım da bilezikler şıkırdıyordu. Ve inanın bana bu ses insanı mest ediyor. Ya da sadece beni ediyor olabilir.
"HEDİYE ZAMANI!!!"
Bağırarak salona girdiğimde herkes yerinden sıçramıştı. Bunlar da bir alışamadı bana ha!
"Ne bağırıyorsun kızım ödüm koptu!"
Annemin eli kalbinde söyledikleri ile dudaklarım büzdüm. Yanına gidip iki yanağını da sulu sulu öptüm. Annem gülerek yanaklarını silerken ben Nuray teyze ile ikisinin arasına oturdum.
"Nuroşum naber?"
Omzumu Nuray teyzenin omzuna vurup göz kırptım. Nuray teyze ufak bir kahkaha atıp gülerek bana sarıldı.
"İlahi Mira... İyiyim kuzum sen nasılsın?"
"İyiyim be Nuroşum. Kız böyle diyom diye alınmadın di mi?"
"Yok kız ne alınacağım iyi böyle iyi. Sen bana teyze dedikçe kendimi yaşlı hissediyorum."
"Taş gibi hatunsun vallahi Nuray teyzeciğim."
Nuray teyze gülerken ben de ona eşlik ettim. Annem de tebessümle bizi izliyordu.
"Hala!"
Dolunay koşarak üstüme gelirken tek kolumu açıp sıkıca sarıldım ona. Bir yandan da paketleri tutuyordum düşmesin diye. Dolunay'ı tutarken bileziklerim de baya bir ses çıkarmıştı. Herkesin gözü koluma kayarken gülmemek için derin bir nefes alıp yüzümü düzelttim.
Aydın çatık kaşlarla koluma bakarken birden gözlerini büyütüp nerdeyse bağırmıştı.
"LAN!!"
Aydın'ın bağırması ile herkes ona dönmüştü.
"Ne böğürüyon Aydın ahırını kaybetmiş öküz gibi..."
Aydın söylediklerimi zerre takmadan yanıma gelip bileziklere baktı.
Bileziğin birini dişlemeye çalışınca kafasını ittirdim.
"Ne yapıyon salak!"
"Gerçek mi bunlar?"
Gözlerimi devirip Aydın'a 'salak mısın Cemile demiş gibi baktım.
"Yok sahte."
Aydın derin bir nefes alırken dediklerim ile nerdeyse boğuluyordu.
"Gerçek lan ne sahtesi..."
"Lan yoksa... yok lâ yapmaz... Allahım güvenmiyorum bu her haltı yapar... Şu surata bak bebek gibi yok ya yapmamıştır... Nah yapmamıştır gözlere bak fel fecir okuyor resmen..."
Aydın kendi kendine konuşurken ne dediğini anlamaya çalışıyordum. Ne yaşıyo lâ bu!
"Aydın abicim kafayı mı yedin. Ağzının içinde ne homurdanıyon."
"Mira abicim bana bir gram güven vermiyon."
Oflayarak ayağa kalktım. Aydın'ı elimle itip tek tek hediye kutularını sahiplerine verdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİM
HumorNe abi mi? Ben yasak bir aşkın meyvesiydim. Ya da kaldırılmış bir kadının son umudu. Annem, güzel annem. Babam olacak adam kandırmıştı onu. Yıllarca bir yalana inandım. Bir peri masalına. Ama sonunda ne prens geldi ne de kız mutlu oldu. Üç abim...