3.Bölüm Hayattan Alacaklı

248 100 225
                                    

Selamün aleyküm

Nasılsınız bakalım?

Kitabımı beğenerek okuyorsanız lütfen bunu bana yorumlarınızla, oylarınızla bildirin.

Sizin kitabım hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum.

Benim hayat mücadelem daha küçücük yaşımda başlamıştı...Küçük yaşta babamın hayatını kaybetmesiyle başlayan imtihanım,Annemin başka bir adama güvenip; onunla evlenip o adamı evimize almasıyla da devam etti. Bazı imtihanlarlar zordur. Hangisinin daha zor olduğunu ancak yaşayan bilir.

Evden kaçtığım o son gün... Yaşadığım bu imtihanın. son imtihan olmasını dilemiştim ama... Asıl imtihan bundan sonra başlayacakmış nereden bilebilirdim ki!

Hatta kimse bilemez yarın ne yaşayacağını. Kaderin ona neler yazacağını kimse bilemez.

İş yerinde Ali'yi arayıp Cengiz'in teklifini kabul ettiğimi söylememin ardından iki gün geçmişti. Bu iki gün boyunca Cengiz'den haber beklemiştik fakat herhangi bir haber gelmemişti. Her an,aldığım karardan vazgeçmek üzereydim.

Günümün yarısı, henüz kendini toparlayamamış arkadaşıma yardımcı olmakla yarısı da işe gidip gelmekle geçiyordu.

Bu gün akşam işten geldiğimde Ali'de bu gün erken gelmişti onu evde gördüğümde şu konuyu iyice enine boyuna konuşalım demiştim ve şu anda da evin biraz aşağısında ki parkta oturmuş. Cengiz'in bizi aramasını bekliyorduk.

"Ali, bu adamın derdi ne? Kaç gündür bu adamdan haber bekliyoruz. Neden bize geri dönüş yapmadı? Acaba bu işi bize yaptırmakdan vaz mı geçti?diye sordum, parktaki salıncağı her an kalkıp kıracakmış gibi bakan arkadaşıma.

Bu adamın salıncaklarla derdi neydi acaba? Ne zaman bu parka gelsek, ne zaman bu salıncağa baksa,olduğu durumdan soyutlanıp sanki başka bir evrene geçiyordu.

Hafifçe omzuna dokunup,"Ali, sen iyi misin? Bu parkta, bu salıncakla bir problemin mi var? Neden salıncağı kıracakmış gibi bakıyorsun?"diye sordum meraklı bir sesle.

Ali tam bana cevap vermek için benden tarafa dönüp konuşmaya başlayacaktı ki, çalan telefonla kelimeleri ağzında tıkanıp kaldı. Telefonuna eğilip baktığında arayan kişi, beklediğimiz kişiydi.

"Efendim,"dedi Ali. Telefonu açıp telaşsız sakin bir sesle.

Karşı taraftaki Cengiz ne diyordu anlaşılmıyordu. Fakat Ali'nin telefonun bu tarafında yüzünün düşmesiyle... sanırsam pekte iyi şeyler söylemiyordu.

Zaten şu aralar hayat bana pek iyi şeyler söylemiyor. Esen rüzgarda Kulaklarıma hep bi fısıltı doluşuyor, hayat sürprizlerle dolu... kimilerine güzel süprizler hazırlanırken. Kimileri de kendini kötü sona hazırlamalı diyordu.

Bizim payımıza bu güne kadar pekte güzel şeyler düşmedi ama... hayat bu ya işte, insan ümit etmeden duramıyor. Tamam,güzel şeyler yaşayamamış olabilir... Hayal de mi etmeyelim??

Ali, Cengiz'le olan konuşmasını sonlandırdıktan sonra, "Hadi Mihra gidiyoruz. Cengiz bizi bekliyor,"dedi ve ayağa kalktı.

Fakat ben,sanki olduğum yere çakılmışım gibi ne buradan kalkmak istiyordum. Ne de oraya gitmek istiyordum. Ne olurdu başka bir yolu olsaydı. Ne olurdu hayat bize de başka bir seçenek sunsaydı...

Benim kararsızlığımı gören arkadaşım. Gelip dizlerimin önünde diz çöktü. Ve benim gözümün içine bakarak," Biliyorum, gitmek istemiyorsun. Ben de istemiyorum. Ama başka bir çare de bulamıyorum... Belki zaman olsaydı. Başka çareler aranırdı ama zamanımız yok güzelim. Ne olur böyle yapma. Ve de başını dik tut, hiçbir şeyden korkma! Ben yanındayım. Hepte olacağım."diyerek bana güven vermeye çalışıyordu.

Zehirli Çember (Askıya Alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin