BÖLÜM / 12

3.8K 221 7
                                    

"A, Melis? Hoş geldin!"

"Merhaba," dedim gülümseyerek.

"Kapıda kalma, geçsene içeri," diyerek kenara çekildi Deniz. İçeri girip ayakkabılarımı çıkardım.

"Batu nerede?"

"Abim mi? Odasında ama ne yapacaksın ki onu?"

"Söylemedi mi size? Müzik kulübünün katıldığı bir yarışma var ve beraber hazırlanıyoruz. Çalışma yapacaktık bugün."

"Yo, hiç söylemedi. Demek ondan sabahtan beri odasından çıkmayıp gitar çalıyor," diye mırıldandı kendi kendine.

"Muhtemelen," diye mırıldandım. "Meral abla yok mu?"

"Yok, daha gelmedi okuldan," diye mırıldandı Deniz. Annemden öğrendiğime göre sınıf öğretmeniydi Meral abla.

"Öyleyse ben Batu'nun yanına gideyim."

"Tabii tabii. Ben salondayım. Bir ihtiyacın falan olursa seslenirsin tamam mı?"

"Tamam," diyerek ayrıldım yanından ve üst kata çıktım. Odasının önüne geldikten sonra kapısını tıklatıp içeri girdim. Yatağında sırtı bana dönük bir şekilde elindeki gitarıyla beraber oturuyordu.

"Deniz," dedi bana bakmayarak. "Melis geldi mi?"

Sorusu bir an dudaklarımın kıvrılmasına neden olsa da kendimi toplayarak "Geldim," dedim. Batu hızla bana döndü. "Hoş geldin," dedi şaşırarak. Sonra eliyle karşısındaki koltuğu gösterip "Otursana," dedi. Kapıyı kapatıp gösterdiği koltuğa doğru ilerledim.

"Okulda neden rahat olamadığını hala anlayamadım," dedim koltuğa otururken. Bugün okulda bir ara yanıma gelmiş ve çalışmalara başlamamız gerektiğini söylemişti. Ben çıkışta müzik odasında çalışacağımızı sanırken onlarda çalışacağımızı söyleyince şaşırmıştım. Neden olduğunu sorduğumda ise evde daha rahat çalıştığını söylemişti.

"Okulda rahat olmadığımı söylemedim. Evde daha rahat olduğumu söyledim," diyerek düzeltti beni. Gözlerimi devirdim.

"İyi de yalnız değilsin, ben de varım."

"Ne olmuş yani?" diye sordu yüzüme bakarak. Oflayarak kafamı salladım ve "Yok bir şey Batu," diye mırıldandım.

"Şarkı seçtin mi?" diye sordu lafı değiştirerek.

"Hayır," dedim.

"İyi o halde," diyerek yanındaki telefonunu aldı ve bir şeyler yapıp bana uzattı.

"Bunu söyleyeceğiz."

Ekrandaki şarkıya bakıp "Unutanlar Gibi" diye mırıldandım ve şarkının sözlerini okumaya başladım. Bir süre sonra kafamı kaldırıp "İyi de ben bunu bilmiyorum," dedim.

"Olsun, bu bir şeyi değiştirmez. Sesinin buna uyacağını düşünüyorum," dedikten sonra telefonu elimden alıp şarkıyı açtı. Odanın içini Hande Yener ve Mehmet Erdem'in sesi doldurunca tüm dikkatimi şarkıya verdim. Aslında gerçekten güzel ve Batu'nun dediği gibi sesimin kaldırabileceği bir şarkıydı.

Batu birkaç kez şarkıyı başa sardıktan sonra telefonumdan şarkı sözlerini bulmamı istedi. Dediğini yaptığımda Batu da şarkıyı durdurup başa aldı.

"Şimdi biraz deneyelim. Girişi sen yapacaksın tamam mı?"

Kafamı sallayarak onayladım onu. Batu şarkıyı başlatıp gözlerimin içine bakmaya başladı. Ben ise kafamı eğerek şarkı sözlerine ve Hande Yener'in sesine odaklandım. Girişi kaçırsam da sonradan toparlayıp şarkıyı söylemeye başladım.

ღ ღ ღ

Ne kadar çalıştığımızı bilmiyordum. Tek bildiğim çalışırken hiç sıkılmadığımdı. Şarkının sözlerini benimsemiş ve içimden gelerek söylemiştim. Batu'nun da benden bir farkı yoktu. Çok güzel söylüyordu.

Bilmem kaçıncı kez şarkıyı bitirdiğimizde "Yoruldum," dedim.

"Pekâlâ," dedi kafasıyla onaylayarak. "Bugünlük bu kadar yeter."

Tam gitmek için ayağa kalkacaktım ki birden odanın kapısı açıldı ve içeri Meral abla girdi. Daha sonra gülümseyerek yanıma geldi ve ne olduğunu anlayamadan "Hoş geldin Melis," diyerek sıkıca sarıldı bana. İlk başta şaşkınlıkla kalakalsam da sonradan toparladım ve bende ona sarıldım.

"Hoş buldum."

"Batu hiç geleceğinden bahsetmedi," diyerek benden ayrıldı ve Batu'ya kötü bakışlarını yöneltti. "Bilseydim daha erken gelirdim."

"Yok, hiç önemli değil," dedim ellerimi sallayarak. "Zaten şimdi gidiyordum."

"Aa, olur mu hiç öyle şey?" dedi kaşlarını çatarak. "Akşam yemeğine kalmadan vallahi göndermem."

"Ama ben annemlere söylemedim. Merak ederler. En iyisi gideyim, sonra tekrar gelirim," dedim.

"Kabul etmiyorum canım. Annene ben şimdi haber veririm," diyerek girdiği hızla odadan çıktı. Ben arkasından bakakalırken, Batu "Boş ver," dedi kafasını iki yana sallayarak. "Emin ol aklına koyduğunu yapar, vazgeçiremezsin."

"İyi de," dedim ama devam etmeme izin vermeden lafımı kesti.

"Sadece bir akşam yemeği Melis, abartma. Eviniz karşıda zaten. Yine de giderken korkarım diyorsan kapınıza kadar bırakırım merak etme. Yeter ki beni annemle uğraştırma."

"Niye korkayım?" dedim kaşlarımı çatarak. "Ben sadece," deyip sustum. Söyleyecek bir şey bulamamıştım.

"Bende öyle düşünmüştüm," diyerek alayla gülümsedi Batu.

Sinirle "Aman be," diyerek hızla çıktım odasından ve aşağı indim. Deniz'in masayı hazırladığını gördüğümde ona yardım etmek için mutfağa yöneldim ama Meral abladan bir ton azar işitip girdiğim gibi geri çıktım mutfaktan. Somurtarak salona geçip koltuklardan birine oturdum.

Somurtarak koltukta oturmaya devam ederken Batu girdi içeri. Beni somurturken gördüğü için olsa gerek dudakları kıvrıldı ve gelip yanıma oturdu.

"Gülmesene," dedim sinirle.

"Gülmüyorum," diye mırıldandı ama ses tonundan dahi belli oluyordu güldüğü.

"Bir insan yardım etmek istediği için azarlanır mı ya?"

"Konu Meral Uygur'sa şayet, her şeye hazır olmalısın prenses," diye mırıldandı.

Son kelimesi şaşkınlıkla ona bakmama neden oldu.

"Prenses mi?" diye sordum hayretle.

"Evet," dedi gayet rahat bir şekilde. "Yanlış hatırlamıyorsam Kenan abi sana böyle hitap ediyordu."

"Doğru hatırlıyorsun hatırlamasına ama sen niye öyle söyledin?" diye sordum.

Omuz silkip "Bilmem," dedi. "Canım öyle istedi."

Ona çatılmış kaşlarımla bakmaya devam ederken içeri giren Deniz "Melis ve abi masa hazır, hadi gelin!" diyerek resmen şakıdı ve gitti.

"Dikkat ettim de," diye mırıldandım Deniz yüzünden dağılan dikkatimin eşliğinde. "Deniz aynı annene benziyor. Hem de her yönden."

"Sonunda benimle aynı fikirde olan biri çıktı," deyip ayağa kalktı ve elindeki telefonumu bana uzattı. Şaşkınlıkla yüzüne baktığımda "Yukarıda unutmuşsun," dedi ve salondan çıktı.

Arkasından bende ayağa kalkıp "Yokorodo onotmoşson," diyerek taklit ettim Batu'yu. Bu ailenin her bireyi tuhaftı.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin