5

126 18 15
                                    

Yorumunuzu eksik etmeyin güzel insanlar💚💚

"Gökyüzüm içimde benim. Yıldızlar ne kadar uzak olabilir ki?"

*☆*☆*☆*☆*☆

Hermione not almayı bıraktı. Elindeki kalemi defterinin sayfasına sabitleyip avuç içlerini. Diz kapaklarından destek alarak kuruladı.

"Evet, biraz da tıbbi şeylerin dışında konuşalım. Not almayacağım. Dertleşelim, iki birey gibi. Nasılsın, iyi hissediyor musun?"

Draco gülümsedi ve mavilerini kızın gözlerine sabitledi. "Yaşıyorum." dedi.

Birçok kişi bu cevabın bir araf cevap olduğunu bilebilirdi ama herkes bunun ne anlamı olduğunu anlayamazdı. Vazgeçme hali, umutsuzluk, hayattan bir beklentinin kalmamış olması... Öyle bir hale gelmek ki yaşadığını ve nefes alabilme yetkisi olduğunu unutmak... Bunlar ağır şeylerdi.

Amacını unutmuş bir insan ne kadar uçurumun kenarında durabilirdi? Ya karadan ayağını çekip kendini sulara bırakacaktı, ya da tutunacak bir dal bulup var gücüyle sarılacaktı.

"Hiç uçarı kaçarı hayallerin oldu mu?" diye sohbet bahanesiyle bir soru çıkıverdi Hermione'nin dudaklarının arasından. "Daha bir büyücü olduğunun bilincinde değilken uçmayı öğrenmek istedin mi? Havadaki o küçük parlak taneciklere dokunmayı hayal ettin mi... Bir kere bile olsa o kadar mesafeye üzüldün mü?"

Draco iç çekti. "Gökyüzüm içimde benim. Yıldızlar ne kadar uzak olabilir ki?"

Hermione bu ince cevaba hafif dolmuş gözlerle gülümseyerek cevap verdi. Kendi dünyanı kurmuş olmak... Kendi gökyüzündeki sakin gece ve gündüzü kendine saklamak... Bu güzeldi. Bazen çevrenden kendini soyutlamak zorunda olmak güzeldi.

Bazen kendini de düşünmek güzeldi.

Kendi gökyüzündeki hayat yıldızların sayısını bir tek senin biliyor olman ve insanlar kirletmesin diye gökyüzünün bu kadar uzakta ama kalbiyle bakan insanlara bu kadar yakın olması... İşte bu pahabiçilemezdi.

"Peki... Deniz kabuklarıyla aranda olan bağlılığın nasıl başladı?"

Draco sorunun özelliğiyle biraz gerildi ama rahatlamaya çalışarak devam etti.

"Buz pateni yaptığım zamanlarda ailem buna çok karşı çıktı. Yani sadece babam."

"Ama neden?"

"Anlarsın ya." dedi Draco gözlerini devirirken. "Muggle temelli olduğu için. Quidditch neden ilgini çekmiyor dediler."

Hermione soru sormamak için yanağının içini ısırdı ama engel olamadı. "Hiç mi ilgini çekmedi Quidditch?"

"O konuda da buz pateninde olduğu gibi şansım pek yaver gitmedi. Karşı takımdan biri süpürgeme büyü yaptığımı iddia edince ve üstüne üstlük haklı çıkınca diskalifiye oldum. Quidditch' in yüzünü göremedim bir daha. Düpedüz tuzak anlayacağın. Bazen babamla oynardık buraya gelmeden önce... "

Hermione başını sallayıp sessiz kalınca Draco devam etti. "Buz patenini de bırakmak zorunda kaldığımı illaki duymuşsundur ama nedenini açıklayayım. Çalışmalar esnasında sağ ayak bileğim ciddi şekilde zarar gördü ve bırakmak zorunda kaldım. Şuan gayet iyi tabiki ama geri dönmeye fırsat bulamadan burada buldum kendimi. Tabi ondan önce deniz kabuklarıyla tanıştım. Annem buz patenini bırakmamdan dolayı üzgün olduğumu farkedince hediye etti deniz kabuğumu. Bakış açımı değiştirdi. Denizin şarkısını sadece gerçekten dinleyenin sevebileceğini söylemişti. Ben buraya düşünce çok pişman oldu. Keşke hediye etmeseydim dedi ; hala da her ziyaretinde suçlar durur kendini... Öyle işte. Benim hikayemde bu... Peki ya senin hikayen?"

•✧•UNDERSTANDİNG THE SEA•✧• Dramione [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin