Bölüm 14

237 48 5
                                    

Sona 1!

Ve bu bölüm size uçaktan geliyor. Mendilleri hazırlayalım. Geçen bölüm kafası karışanlar yaşananları bir de Camila'nın gözünden görmeye hazır olsun :)

Keyifli okumalar

E.Ç

***

But she knew that she would be okay
So she didn't let it get in her way

***

BÖLÜM 14:

Camila

Mutfakları severdim. Aile işimizin bir parçasıydı mutfak sonuçta. Sonra güzel güzel yemekler yapabileceğiniz bir yerdi. Sıcaktı. Çoğunlukla nefis kokardı. Bu boğuk yaz akşamında verandada serinlemek yerine üç saattir mutfakta oturuyor olmam da tamamen bu tarifsiz sevgiden kaynaklanıyordu. Kimseden saklanmıyor, dünyadan kaçmıyor ve duygularımı yiyerek bastırmaya çalışmıyordum.

Masadaki kurabiyelerden bir tane daha tıktım ağzıma. Teorimi kendime kanıtlamaya çalışır gibi bir de yanına bol sütlü sıcak bir kahve yapmıştım. Ama hipotezim her an biraz daha çürüyordu. Tarçının dilimde bıraktığı hoş tada rağmen henüz hiçbir sorunu çözdüğünü söyleyemezdim. Yine de denemeye devam ediyordum. Nasılsa gece uzun, düşünecek şey çoktu. Ve ben yalnız olmayı seçmiştim. Sabah olanları kimseye anlatmamış, hasta olduğumu söyleyip tüm günü odamda geçirmiş, kızların mesajlarını görmezden gelmiştim.

Sanki konuşmazsam hiç yaşanmamış sayılacaktı bugün. Shawn yanıma gelmemiş, beni onunla dünyayı dolaşmaya çağırmamış, ben de onu reddetmemiş olacaktım. Çünkü bir kez tüm bunların gerçekliğini kabul edersem o zaman hangi kurabiye beni saplanacağım kara bataktan kurtarabilirdi bilmiyordum. Ben, Camila, hayatım boyunca beklediğim, aşık olduğum tek oğlana -ki kendisi dünya starı Shawn Mendes olur- gitmesini söylemiştim.

Deli olduğumu düşündüğünüzü biliyorum. Kendinizce haklısınız da... Çünkü o gece, o kız Nana'nın bahçesinde belirdiğinde orada değildiniz. Ya da Tom kadehini kaldırmış muhteşem haberi bize verirken... Bense en ön sıradan izlemiştim Shawn'ın bir pencere gibi önüme açılan hayatını. Hayal edilemeyecek bir başarı, mükemmel bir gelecek ve o geleceği doldurmak için hazır bekleyen güzeller güzeli bir kız arkadaş... Bir Picasso tablosu gibi duran bu kusursuz esere sonradan eklenmiş bir çöp adam çiziminden farksızdı varlığım. Ben de gitmiştim. Kaçmış, uzaklaşmış, başımla birlikte kalan tüm varlığımı kuma gömmüş...

Ertesi sabah Shawn'ın gelip beni bulması bu yok oluş operasyonun bir parçası değildi elbette. Kalbim duruyordu az daha benden hoşlandığını söylediğinde. Hele beni öpmek için eğildiğinde... kafamda uydurduğum bir hayali izler gibiydim. Ah... nasıl da kolaydı kendimi bu imkansız masala kaptırmak. Tüm gece buradan gidecek, buradan gidip kendi hayatına dönecek o çocuk için gözyaşı dökmemiş olsam yelkenleri anında suya indirirdim sanırım. Ama saatlerce düşünmüş, ağlamış, güneş doğduğunda kalbimin etrafını sert bir zırhla çevirmiştim ben.

Yalan yok, onu kendimden uzaklaştırırken hala bir yanımın elimi tutmasını, içimi rahatlatmasını, korkularımı sözleriyle yok etmesini umduğunu inkar edemem. Ufacık bir açıklama, minicik bir özür yeterdi sanırım. Tüm bunların yerine benimle gel demişti Shawn. O kadar kolaydı onun için. Önündeki gelecek, peşinden kovalayan geçmiş, ya da şu an Rose'ların otelinde kalmakta olan kızla ilgili bir açıklama yapma gereği duymamıştı. Benim ne hissettiğimle, ne düşündüğümle ilgilenmiyordu; çünkü o beni anlamaya, beni tanımaya hiç çalışmamıştı.

BİR KAYIP AŞK ŞARKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin