21

13.7K 858 137
                                    

Okuldan içeri girerken telaşım yüzünden bir kaç kez düşme tehlikesi geçirmiştim. Kevser öğretmen telefonu yüzüme kapatınca ne yapacağımı şaşırmıştım. Evde hazırlanana kadar başıma gelmeyen kalmamıştı. Ayakkabımı giyerken işaret parmağımı da kaybetmiştim. Hala ağrıyordu zavallım. Şansıma evde kimse de yoktu. Nuray teyze not bırakıp çıkmıştı evden.

'Mira tatlım akşam uyuduğun için seni uyandırmadım. Hem ortalık biraz durulsun istedim. Merak etme herkes işe gitti. İkizler ve Çınar da okulda. Mutfak masasında kahvaltı hazırladım lütfen ye. Aç kalmanı istemiyorum. Benim acil çıkmam gerekti. Üç dört saate gelirim. Öptüm canım. YEMEK YEMEYİ UNUTMA NURAY TEYZEN.'

Notta aynen bunlar yazıyordu. Yok yok anladım ben. Benim şansımın babaannesi kaşar.

Dünkü ağlama krizimden sonra sabaha kadar uyumuştum. Hala kafam ağrıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Arslan abi ve Boran abinin dedikleri kafamın içinden çıkmıyordu. İstenmediğim bir evde duracak kadar gurursuz değildim. Ayağım da iyileşmişti. Yani sayılırdı. En kısa süre de iş bulmam gerekiyordu.

''Hala!''

Belinay'ın sesini duymamla bacağıma sarılan bir çift kolu hissetmem aynı anda olmuştu.

''Belinay iyi misiniz? Dolunay nerde?''

''Müdürün odasında. Kavga etti. Çok korktum hala.''

Gözleri dolan Belinay'ı hızla kendime çektim. Minik kollarını sıkıca boynuma sarmıştı. Hala demeleri garip geliyordu.

''Sakin ol bir tanem. Hadi beni Dolunay'ın yanına götür.''

Müdürün kapısına gelince kapıyı tıklatıp içeri girdim. Belinay elimi sımsıkı tutmuş bırakmıyordu.

''Mira Hanım geldiğiniz için teşekkür ederim. Ben ikizlerin öğretmeni Kevser.''

Kevser Hanımın elini sıkıp koltukta oturan Dolunay'ın yanına gittim. Belinay Dolunay'a sarılırken ben de hasar tespit yapıyordum. Neyse ki görünürde bir yaraları yoktu.

Dolunay kardeşinden ayrılıp bana sarılınca kollarımı ona sardım. Odanın kapısı aniden açılınca oraya döndüm. Uzun boylu yapılı bir adam ve yanında zayıf bir kadın bize bakıyordu. Kevser hanım öne çıkıp adama elini uzattı.

''Hoş geldiniz Refik Bey. Ben Mehmet'in öğretmeni Kevser.''

Adam Kevser Hanımın eline bakıp yüzünü buruşturarak karşı koltukta oturan çocuğun yanına geçmişti.

''Neden çağırdınız bizi buraya öğretmen hanım.''

Kevser Hanım masanın diğer tarafında oturup sıkıntıyla bize baktı.

''Aslında sizi buraya çağırmayacaktım. Ama bu Dolunay ve Mehmet'in ilk kavgaları değil. Artık diğer öğrencilerim de rahatsız oluyor.''

''Bunun için mi çağırdın bizi öğretmen. Çocuk bunlar.''

''Bakın Refik bey özellikle sizi çağırdım buraya. Mehmet arkadaşlarına karşı çok saldırgan tavırlar sergiliyor. Dolunay ile bir çok kez kavga ettiler. Sözlü kavgaları artık şiddete dönüştü. Mehmet Dolunay'ın saçını kesmiş. Belinay müdahale etmek isteyince de onu ittirmiş. Belinay'ın kafası az kalsın masanın sivri yerine gelecekmiş. Mehmet'i çok kez ikaz ettim. Ama arkadaşlarına tavrı değişmedi. Başka bir sınıfa almamıza rağmen hala aynı tavırları sergiliyor. ''

''Ne var bunda öğretmen. Çocuk bu kavga da eder oyun da oynar.''

''Bakın deminden beri susayım susayım diyorum ama yeter. Belinay'ın kafası yarılabilirdi. Hatta daha kötüsü bile olabilirdi. Çocuk diye başkalarına durduk yere şiddet uygulayamaz.''

EVİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin