final

17.1K 870 782
                                    

Üç yıl sonra, İzmir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Üç yıl sonra, İzmir

Klinik merdivenlerini hızlı hızlı çıkarken içimdeki heyecana engel olamıyordum. Elimdeki kağıdı sıkıca tutarak son adımı attığımda kapıdan içeriye girmiştim. O tanıdık koku burnuma doluyordu yine. Bunun beni rahatsız ettiği falan yoktu. Alışmışlık da değildi... Her bir an gözlerimin önüne geliyor ve güç veriyordu bana. Hayatımın hiçbir döneminde unutamayacağım anılar yaşatmıştı klinik koridorları bana.

Pes edeceğimi düşündüğüm her an döktüğüm gözyaşları, güçlü bir şekilde Aytun ile Balkır'ın ellerini tutmam ve mutluluk. Her bir duygu vardı. Hayat gibi, hastaneler bazen hayatın tam da kendisi oluyordu. Yitip giden umutlar bir anda yeniden yeşeriyordu içinizde. Bazen...Bazen ise sadece çaresizliğin içinizde yaşattığı acıyla kalıyordunuz. Belki yalnız başınıza...Belki de dünyayı bulduğunuz insanlarla.

Kötü düşünceleri iteleyerek geniş koridoru adımladım. İlk gelişim değildi buraya, biliyordum bu yolları. Birkaç adım daha ilerleyecek ve sonra aradığım kapının önünde duracaktım. O kapının ardında gülümseyen iki yüz karşılayacaktı beni. Garip heyecan vardı içimde. Heyecan ve mutluluk.

Yılların getirdiği değişim, birbirimize kattıklarımız, aşk ve sevgi. Tüm duygularım kalbimin içinde büyüyordu. Hayatımın en mutlu günlerinden biriydi belki de bugün. En mutlu günü diyemezdim, Aytun ve Balkırdan sonra mutluluktan delirdiğim çok fazla gün olmuştu. Sıralamaya koyamazdım bu günleri, mutlu hissediyordum sadece.

Geçen yıllarda acıdan kıvrandığım, gözyaşlarımı iki adamın omuzuna akıttığım çok gün olmuştu. Umutsuzluklar, istenmeyen vedalar...Hepsi bizimle birlikteydi. Yine de...Balkır'ın yıllar önce dediği gibi; o küçük ışığı takip etmeyi hiçbir zaman bırakmamıştım. Asla bırakmazdım. Hep benimle birlikteydi, kalbimin içinde. Hatta...Göğsümün tam da üstünde. Tenimin her bir karışında, ruhumda. Geçen yıllarda birçok şey değişmişti. Aytun ve Balkır'ın kalbimdeki varlığı her zaman korumuştu yerini. İlk günkü gibi canlı ve güzeldi, hayatımdaki en güzel şeydi.

Aradığım kapının önünde durduğumda ellerim kapının koluna uzandı. Kapıyı çalmaya gerek duymamıştım. Akşam saatlerinde olduğumuz için kimse yoktu koridorlarda. Kapıyı yavaşça aralayarak içeriye süzüldüğümde gördüğüm manzara beni şaşırtmamıştı. Yüzümdeki gülümsemeyi bastırmaya çalışarak kapıyı arkamdan kapattım. "Yakaladım sizi!" Canlı bir ses tonuyla konuştuğumda yerimde kıpırdandım. Aytun ve Balkır'ın bakışları anında bana dönerken bir kıkırtı döküldü Aytun'un dudaklarından. Yavaş adımlarla ikisine doğru ilerlerken Balkır'ın bakışları üzerimdeydi.

"Arasaydın ya güzelim...Gelecektik biz seni almaya." İlgili bakışları üzerimdeyken Aytun'un belinde duran ellerini sıkılaştırmıştı. "Bırak ya..." Diye mırıldandım yanlarına ilerlerken. "Boş bırakmaya gelmiyorsunuz hiç, klinikte rahat durun bari." Yüzümde muzip bir gülümseme varken masanın arkasına geçerek yanlarında durmuştum. Balkır sandalyede oturuyordu, Aytun ise kucağına yerleşmişti. Bu görüntü gülümsememe sebep olmuştu. Balkır'ın bir kolu anında belime sarılırken tam da yanlarına çekmişti bedenimi. İksine de çok yakındım.

lumière | bxbxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin