°10

3.3K 420 272
                                    


Beomgyu;

Arkamda bir yerlerde olduğunu biliyordum.

Okula gidiyordum şimdi. Evden çıkarken hep beni takip ederdi. Yüzünü maske ve şapka ile kapattığı için yüzünu göremezdim. Ama fiziği mükemmeldi.

Vücuduna oranla uzun bacakları, kaslı olduğu her haliyle belli olan kolları, sıkı ve fit vücudu. Ve şapkasının arasından taşan gri saçları. Çok yumuşak duruyorlardı. Saçlarına dokunmak isterdim.

Geçen sefer bu yolda bana saldıranların elinden Taehyun kurtarmıştı beni. Eğer tekrar öyle bir şey olursa geleceğini biliyordum. Ve evet canımı da tehlikeye atıyordum.

Ara sokağa girip etrafıma baktım. Kimseler ortalıkta gözükmüyordu. Telefonumdan mesaj sesi gelince yüzüme sinsi bir gülümseme yerleştirip mesaja baktım

Taehyun💫⭐;

Ne yapmaya çalışıyorsun?

Mesaja cevap vermeyip telefonu kökten kapattım. Telefonumu cebime koyup uzun dar sokakta yürümeye devam ettim. İleride bir topluluk oluşmuş sabahın köründe içki içip kendi aralarında gülüyorlardı. Normalde olsa arkama bakmadan kaçardım. Hatta normalde olsa bu sokağa girmezdim bile.

O topluluğa yerimde sekerek ve mutlulukla yaklaşmaya başladım. Aramızda 10 metre vardı neredeyse.

Kolum çekilince kim olduğunu bildiğim için tepki vermedim. Beni bir binanın duvarına yaslamış önümde durmuştu.

Gri saçları yine şapkasından dışarı taşmıştı. Yüzünde her zamanki gibi siyah bir maske vardı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" Sesi öyle güzel çıkıyordu ki. Oysaki sinirle söylemişti. Sesi ne kalın ne de inceydi. Bu ton dünyadaki kimsede yok dedim o an. Emin olun sesiyle bile önünde eğilebilirdim.

"Hiç." Dedim omzumu silkerek.

Kesinlikle benden beklemediği bir şey yaptım. Gözlerini panikle açmış bana şokla bakmıştı. Engelleyememişti bile.

Elimi bir anda yüzüne atıp maskesini indirdim. Şapkasını da aynı hızla alıp ileriye attım.

Boynunda benim kolyem vardı.

Gri saçları dağılmış, hafif esintide yüzüne gelmeye başlamıştı. Büyük gözleri yaptığım şeyle daha da büyümüştü. Esmer teni, küçük sivri burnu, dolgun olan alt dudağı.

Gülümsemem kocaman olmuştu. Çünkü kesinlikle tahmin ettiğimden daha yakışıklıydı. Üstelik kesinlikle bir prens gibi duruyordu.

"Tanrım, çok yakışıklısın." Dedim şokla. Daha kendini beğenmediğini söylüyordu.

Üstündeki şoku atlatıp benden uzaklaşmıştı. "Bunu neden yaptın?" Dedi sessizce.

O an aklıma geldi. Hazır hissetmiyordu kendisini. Benim yaptığım haneye tecavüzdü.

Yüzüm anında düşmüş "özür dilerim. B-ben çok özür dilerim." Sadece gözüme bakmaya devam ediyordu.

Bir kere bile arkasına dönüp bakmadan yanımdan uzaklaştığında, yaptığım şeyin pişmanlığı ve vicdan azabının altında ezildim.

'Özür dileme' dememişti. 'Özür dile, en azından bunu hak ettim.' Dememişti. Hiç birşey dememişti.

En çok da ağırıma giden de buydu.

Foreign / taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin