"Lütfen, böyle olmak zorunda değil! Bir sebebim vardı. Çok yanlış anlıyo-"
"Hayır, bence çok doğru anladım. Ne halin varsa gör, umrumda değil!"
Birden gözlerimi açtım. Nefeslerimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Doğrulmak için yastığımı tuttuğumda sırılsıklam olduğunu fark ettim. Lavaboya gidip yüzümü yıkarken hala gördüğüm rüyanın etkisindeydim. Neler olduğunu tam olarak hatırlayamıyordum, çok karmaşık bir rüyaydı fakat bir o kadar da duygu yüklü.
"Yine bir bilinçaltı temizleme seansı almalıyım," diye düşündüm. Kendime gelmek için soğuk bir duş aldım. Ardından, iki elime kaplan gözü taşlarımı alıp on dakika arınma meditasyonu yaptım. Kahvaltımı edip hazırlandıktan sonra rüyanın üzerimdeki etkisi biraz azalmıştı. Evden üstüme tütsünün dünden kalan dumanlarını yayıp tam çıkarken telefonum çalmaya başladı. Bir elimde ayakkabımın tekiyle, tek ayakla zıplayarak merdivenlere doğru gittim, ayakkabımı ancak böyle giyebiliyordum. Ayakkabımı giymeye çalışırken bir yandan da çantamdan ısrarla çalan telefonumu çıkarıyordum. Telefonumu kulağıma götürdüğüm anda ayakkabım elimden kaydı ve merdiven boşluğundan aşağı düşmeye başladı.
"Allah kahretsin seni!" diye bağırıp gözden kaybolana kadar zavallı ayakkabımın gidişini seyrettim.
"Nergis, ne oluyor?" diye telefonumdan gelen sesi duyunca çağrıyı kabul ettiğim aklıma geldi.
"Ya bıktım ben bu apartmanın merdivenlerinden! Bu sefer de ayakkabımın teki aşağıya yuvarlandı," Okan'ın kahkahası apartman boşluğunda yankılanmaya başladı.
"Bana taşın diye boşuna demedim güzelim, o apartmanın hala yıkılmamış olması bile mucize,"
Tek ayağımla sıçraya sıçraya tekrar daireme gidip yeni bir çift ayakkabı aldım.
"Demesi kolay, hayatım. Benim burada saçma da olsa bir düzenim var," dedim. Eğilip kırmızı ruganlarımı giymeye başladığımda kafama sanki biri sopayla vurmuş gibi birden yere çöktüm. Düşmemek için kapının pervazına sıkı sıkı tutundum fakat telefonumun elimden düşmesine engel olamadım.
"Alo? Yine ne oldu?" diyen Okan'ın sesi çok uzaklardan geliyordu. Sanki biri matkapla kafamı deliyordu. Kafamı kaldırdığımda iç içe geçen birçok farklı görüntü görmeye başladım: merdivenler, ayakkabımın teki, havlayan bir köpek, bir adam, bir buket çiçek, limonata... Kendime geldiğimde telefonu elime geri alıp evimin kapısını kilitlemeye başladım.
"Migrenim tuttu galiba yine, iş yerine varınca bir ağrı kesici alacağım," dedim çantamı yerden alıp merdivenlerden inmeye başladığımda.
"Hep şu üçüncü göz saçmalığıyla uğraştığın için oluyor, bu kadar zorlanmaz ki! Yazık değil mi beynine, kıvırcığım?"
"Hiç de değil! Açılana kadar zorluyor belki ama açıldıktan sonra daha rahat oluyormuş. Hem sen anlamazsın, bana bunu Reiki ustası söyledi," dedim.
Her gün topuklularımla asansörsüz apartmanımın girintili çıkıntılı merdivenlerini inip çıkmaktan engelli koşucu gibi bacak kası yapmıştım. Çıkış kapısına son bir kat kalmıştı.
"Pardon," diye birden biri omzuma dokununca irkilerek arkamı döndüm. "Bu ayakkabı sizin mi? Kapımın önüne düştü," dedi uzun boylu ve yakışıklı bir adam. Elinde ayakkabımın tekini tutmuş bana bakıyordu.
"Evet, teşekkür ederim. Giymeye çalışırken düştü," dediğimde hafifçe güldü.
"Benim için de komik bir hoş geldin sürprizi oldu," Kaşlarımı kaldırıp adamın yüzüne boş boş baktım. "Dün taşındım bu apartmana da. Ben Özgür bu arada," diyerek elini uzattı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Düşün Gerçeği
RomanceWattpadRomanceTr Ağustos 2021 yarışması kazananı. "Yine bir bilinçaltı temizleme seansı almalıyım," diye düşündüm. Kendime gelmek için soğuk bir duş aldım. Ardından, iki elime kaplan gözü taşlarımı alıp on dakika arınma meditasyonu yaptım. Kahvaltım...