56. Bölüm: "Sevginin Kıymeti."

111K 8.7K 13.6K
                                    

Multimedya:
Maelle, Sur Un Coup de Tete

Merhaba parlayanlarım<3

Bu bölümü o kadar fazla sevdim ki, Hazer karşısında heyecandan kızaran Mila gibi heyecanlı hissettim. Çok güzeller, onları seviyorum. Siz de rica ediyorum okurken oylarınızı verin, yorumlarınızı yapın. Ben yapmasam da olur diye düşünmeyin, hepsi çok kıymetli benim için. Umarım 7 bin oy verebilirsiniz, madem severek okuduğunuzu söylüyorsunuz. 

Ve bu bölümle beraber 9 M okunmaya ulaşacağız! Teşekkür ederim. 🤍😭

Editi ben yaptım, güzel olmuş mu? 🥰

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Editi ben yaptım, güzel olmuş mu? 🥰

Bölüme başlamadan önce yıldızlarımızı bırakalım. ✨

56. Bölüm: "SEVGİNİN KIYMETİ."

Bir dansçı iki kez ölür derler. İlki dans etmeyi bıraktığı zaman ve bu ölüm en acı verici olanıdır.

Herkes bu ölümün, benim düşlediğim kadar acı verici olacağını düşleyemezdi. Çünkü her insanın tutkusu, farklı şekillere bürünmüştür. Kimisi için danstır bu derece bağlılık hissettiği, kimisi için kemal çalmaktır, kimisi için yazmaktır. Bir yazar dans etmeyi bıraktığımda ne hissettiğimi anlayamazdı, fakat kalemi kırıldığında, tutkusundan vazgeçmek zorunda kaldığında ne hissettiğimi anlayabilirdi.

Birisi bana annem öldü, acı çekiyorum dediğinde onun ne kadar acı çektiğini yalnızca babamın öldüğünü düşleyerek anlayabilirdim. Çünkü annemin öldüğünü düşündüğümde onun kadar acı çekemezdim.

Hazer'in dans etmeyi bıraktığımda nasıl hissettiğimi, beni bıraktığını düşünerek deneyimlemesi, anlaması gerekiyordu.

Hazer beni kırmıştı, ben de onu. Daha önce kendime, sabrımın ve anlayışımın sonuna kadar onu alttan alacağımla alakalı sözler vermiştim; çünkü kıyasla ilgili derin yaraları olduğunu biliyordum. Fakat son iki gündür ona, umduğu kadar sabırlı davranamamıştım, çünkü annem ölmüştü ve hissettiğim hüzün çok tazeydi. Peki, davetiyeyi ondan gizlediğim için incinmesini anlayabilirdim ama defalarca kez daha sonra konuşmak istediğim halde beni kışkırtmıştı. Kavga etmiştik, üzgün ve öfkeli hissederek onu kabaca kovmuştum. Gece boyunca hiç gelmemişti, zaten ben de uyuyamamıştım. Son aylard ona sarılarak uyuyordum, bir anda geceyi onsuz geçirince neye uğradığımı şaşırmıştım. Hatta gece bir ara çok üşüdüğümü söyleyerek ona sarıldığımı sanmıştım ama gerçeği az sonra fark edip kırık bir kalple uyumaya çalışmıştım.

Uyuyamayınca sabahın ilk ışıklarında kalkmış, dans etmeyi öyle çok istemiştim ki, üzerime bir şeyler giyip dışarıya çıkmıştım. Kapıyı sessizce örtmüş, üzerimdeki montla beraber evin etrafını dolaşmaya başlamıştım. Ben ayrılırken ev çok sessizdi ama muhtemelen babaanne de erken uyanırdı. Etraf sessiz, sakin ve genişti. Hazer'in seni çarpar diye bahsettiği Ankara ayazı bu olmalıydı, resmen iliklerime işlemişti dışarıya çıktığım ilk an. Neyse ki birazdan montumu çıkarıp geniş gövdeli bir ağacın dalına asmış, sonra dans etmeye başlamıştım. Küçükken yetimhanenin arka bahçesine koşarak çıkar, azarlanma pahasına rağmen korkuyla orada dans ederdim. Bu sabahta dans ederken aynı şeyleri hissettim, oysa ki ne o canavar vardı ne de yetimhanenin müdürü.

KİMSESİZLER MATEMİ.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin