(62) Bana Anılarımı Geri Ver.

64.7K 7.2K 8K
                                    

"Eğer olur da bir gün bir yerlerde tekrar karşılaşırsak, o gün sana seni ne kadar çok sevdiğimi söyleyeceğim."

En sevdiğim şeylerden biri ailecek bir şeyler yapmaktı. Hepimiz bir aradayken çok eğleniyorduk. Özellikle anneannem olmayınca daha çok eğleniyorduk. Tıpkı şu anda sinemada olduğu gibi. Komedi türündeki bu filmi yalnız izlesem bana saçma gelecek bir filmdi. Fakat ailemle izleyince oldukça eğlenceliydi. Her ne kadar Itır ve Yavuz sululuk yaparak ben ve Sıraç'ı çıldırtsa da yine de eğleniyorduk. Yavuz yanımda oturduğu için elini sürekli benim mısır kutuma daldırıp kaba bir şekilde mısırlarımı yiyordu. Itır ise kolasını içip içip Sıraç'ın kulağının dibinde geğiriyordu. Ben ve Sıraç ise yan yana oturmuş diğer yanımızda oturan kardeşlerimize sinir olarak film izliyorduk. Mara bana göre daha şanslıydı çünkü o, arkamızda annem ve babamla oturuyordu. Mara ile et ve tırnak gibi olduğumuz için birbirimizden hiç ayrılmazdık. Bu yüzden gittiğim her yere onu da kendimle götürmeme bizimkiler ses çıkarmıyordu. En azından beni kısa süreliğine de olsa Yavuz ve Itır'a maruz kalmaktan kurtarıyordu. Her iki kardeşimde hayvan gibi yiyip içen kaba insanlar olduğu için uzun süre hiç çekilmiyordu. Özellikle Yavuz biraz daha ses çıkartarak yemeye devam ederse çok pis ağzına çarpacağım. Artık yirmi yaşında koskoca kız oldum ama o, hâlâ küçük kardeşiyle uğraşır gibi benimle uğraşıyordu.

Yavuz tekrar kucağımdaki mısıra elini daldırdı ve bir avuç mısırı ağzına bastı. "Elzem," dediğinde bilerek ağzındaki kırıntıları yüzüme püskürtüyordu. "Sen de yesene kızım." Zıkkımın kökünü yesin! Sanki onun pis ellerinin değdiği bir şeyi yerim de!

Itır'ın lıkır lıkır üçüncü kola şişesini kafasına diktiğini gördüm. Daha sonra bilerek Sıraç'a sokulup, "Film nasıl?" dedi ve Sıraç'ın yüzüne karşı geğirince sabrı tükenen sadece ben değildim. Bu ikisi bu kadar iğrenç olmak zorunda değil!

Yavuz hijyen takıntımı bildiği halde burnunu kaşıyıp elini mısıra daldırınca, "İğrençsin adi herif!" diye bağırdım. Sinema salonunda olduğumuzu umursamadan ayağa kalktım. "Al hepsi senin olsun pis yaratık!" diye haykırdım ve mısır kutusunu kafasına geçirdim. Çok bile dayanmıştım.

Yavuz kafasından dökülen mısırlara gülerken bana baktı. "Ailedeki ağzı bozuk tek kişi sensin. Kadınsın lan sen, kadınsın. Erkek gibi küfretmeyi bırak. Daha geçen babama sövdün," deyince arka koltukta oturan babam kolasını püskürterek çıkardı. "Bana mı sövdün?" deyince hemen savunmaya geçtim. "Ne münasebet! Ben Yavuz'un yedi sülalesini sövdüm," dediğimde Itır tekrar geğirdi ve Sıraç, "Lan yeter!" diyerek Itır'a saldırınca, ben de fırsat bu fırsat deyip yerdeki çantamı aldım ve Yavuz'un kafasına geçirdim. Zavallı annem, "Bari burada yapmayın!" diyerek bizi uyarsa da artık çok geçti. Bu saatten sonra kimse Yavuz'u elimden alamazdı.

Itır ve Yavuz gülerek sinema salonundan koşarak çıktılar. Ben ve Sıraç ise peşlerindeydik çünkü yakaladığımızda bu sefer kurtulamazlar. İnsanların arasında hızlıca koşup kovalamaca oynarken annem hâlâ bağırarak peşimizden geliyordu. Babam ve Mara ise her zamanki gibi gülerek eğleniyordu. İkisi yürüyen merdivenlere yönelince peşlerine takıldık. Fakat bir süre sonra ayrı yönlere doğru koşarak birbirinden ayrıldılar. Tabii haliyle ben ve Sıraç'ta birbirimizden ayrıldık. Yavuz ne yaptı etti ve kalabalığa karışarak izini kaybettirdi. Öfkem yatışsın diye alışveriş merkezinden dışarı çıkıp derin bir nefes aldım. Saat akşamın dokuzuydu ve biz ailecek dışarıda yemek yedikten sonra sinemaya gelmiştik. Daha doğrusu onlar yemek yerken ben izlemiştim çünkü dışarıda yemek yemeyi sevmiyorum. Hangi şartlar altında hazırlandığını bilmediğim hiçbir şeyi yiyemiyorum. Beni böyle birine dönüştürdüğü için rüyamdaki adamdan nefret ediyorum. Yirmi yıldır rüyalarıma giriyor ama hâlâ adını bilmiyorum.

MEDUSANIN ÖLÜ KUMLARI (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin