7, prezervatif

4.8K 664 756
                                    

- - -

7| İyi bir çocuk olduğunu sanıyordum.

"Tamam, bunlar nereye hyung?"

Jimin'i çözmek sandığım kadar zor değildi ama kolay da değildi. Bazen kapalı ve her tarafından kilitli bir kutu gibi hissettirirken bazen tüm anahtarlarını önüme atıp kaçmış ve doğru deliğe doğru anahtarı sokmamı bekliyormuş gibi hissettiriyordu.

O buraya geleli ne kadar oldu kestiremiyordum. Benim oldum olası tarihlerle aram iyi değildi. Sınav günlerini, özel tarihleri hatta zaman zaman kendi doğum günümü bile kaçırdığım için bir şekilde zorlanıyordum. Telefonumdan takvime bakmak ya da Hoseok'a günleri sormak bile üşendiriciydi. Sadece yaşıyordum ve bitiyordu.

Ama Jimin geldiğinden beri günleri biliyordum. O bizim hiç dokunmadığımız ama yine de her sene bir tane alıp duvara astığımız takvimlerin sayfasını koparan tek kişiydi ve hemen kasanın arkasında olduğu için ne zaman onunla iletişime geçsem bir şekilde gözüme çarpmayı başarıyordu.

Ve anlaşılan bugün yeniden tanışmamızın üzerinden geçen onuncu günün sabahıydı. Jimin bana karşı çok aşırı bi' yakınlık kurmasa da hyung diye hitap etmeye ve en azından eskiye nazaran daha çok diyalog kurmaya devam ediyordu.

"Sanırım arka taraf." dedim kolumla alnımdaki teri silip ona dönerken. "İstersen onları da ben yerleştirebilirim."

Jimin elindeki kolinin ağır olduğunu belli eder gibi biraz aşağı doğru eğildiğinde ve ağırlığın yönünü değiştirmeye çalıştığında bıkkın bir sesle "Olur." dedi. "Hobi hyung şekerleme reyonunu değiştirmemizi de istedi."

"Hobi hyungun bugün çok şey istiyor." diyerek gözlerimi devirdim. "Rahatlık battı yine ona, duramıyor. Nerede?"

"Bilmiyorum." Anlayışlı bir şekilde başını iki yana sallayıp arka tarafa doğru ilerlerken yanımdan geçti ve erkeksi, erkeksi olduğu kadar tatlı çiçeklere bezendirdiği o kokusunu geride bıraktı. "Taehyung'un geldiğini gördüm. Hoseok hyungla konuştu ama sonrasını bilmiyorum. Onunla gitmiş olabilir mi?"

"Belki." Son şişeyi de buzluğa koyduktan sokra ayağımın altındaki boş koliyi tekmeledim ve kapağı sertçe kapatıp yere çökerken sırtımı geriye yaslayarak başımı arkaya attım. "Yoruldum."

"Ben de!" diyerek sızlandı Jimin ama bu sırada kişisel ihtiyaçlar için olan rafın önünde durmuş açtığı yeni kutunun içindekileri dizmeye devam ediyordu. Dört tane roll onu aynı anda eline alırken kutunun içine eğildi ve bakışlarını yeniden kaldırıp bana baktı. "Cidden buradan prezervatif alana var mı?" dedi. "Eczaneye gitmiyorlar mı?"

Dudaklarımı büzüp onun roll onları rafa koymasının ardından farklı kutuları desteyle eline alışını ve üzerlerine tek tek bakışını izledim. Bu sırada iç çekerek "Alan var." diyordum. "Uhm, eczane reşit olmayan çocuklara prezervatif vermiyor ve onlar da buraya gelip bir sürü cips paketiyle onu kasaya koyuyorlar, sıfır göz teması, sorulardan kaçış ve koşarak gidişleri."

"Ciddi misin?" Kaşlarını eğlenerek kaldırdığında onu güldürmenin mutluluğunu yaşayan ufak bir yan içimde kıpırdandı ve bir anda ben de kendimi gülümserken buldum. Ayrıca arkamdaki dolaptan gelen soğukluk da iyi hissettiriyordu. "Benim zamanımda tüm gençler salaktı cidden. Ayrıca hepsi bir avuç korkaktı."

"Hm, prezervatif için cesurca eczaneye gittiğini mi itiraf ediyorsun?"

Jimin kısık gözlerle kutunun içindeki paketli kulak çöplerini ve pamukları çıkartıp reyona aynı düzende koymaya devam ederken alt dudağını ısırdı ve bir an sonunda çömeldiği yerde kendini geriye bıraktığı gibi kalçasının üzerine oturmayı başardı. Bana döndüğünde yüzünde muzır bir çocuğun bakışları vardı.

louder than bombs : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin