6, tanışma

4.9K 696 546
                                    

- - -

6| Belki de haklısın, yeniden tanışmalıyız.

"Anne! Koş bak, kim geldi, inanamayacaksın!" Seokjin daha ben fırına girer girmez oturduğu yerde büyüttüğü gözleriyle içeriye doğru bağırdığında ona dil çıkartma isteğimle savaşmaya çalışarak gözlerimi devirdim ve kapıyı kapanması için yavaşça bırakırken "Sana da günaydın hyung." diye mırıldandım.

"Günaydın Yoongi." Güldü. "Yüz asır sonra seni burada görmek ne güzel."

Adımlarımı onun bulunduğu tezgaha yöneltip dirseklerimi hiç beklemeden yasladığımda neredeyse boyum kadar olduğu için sorun yaşamadım ki bu noktada Jin tezgahın arkasında çok yüksek bir taburede oturduğu için benden biraz daha yukarıda kalıyordu. Annesinin taş fırından tarafta bulunan küçük odada olduğuna yüzde yüz emindim ama detaylarla ilgilenmemek için Seokjin'e odaklanmayı seçtim.

"Artık marketi Hoseok'un kuzeni açıyor." diye mırıldandım belli belirsiz bir sesle. "Evde kahvaltı yapınca buraya uğramama da gerek kalmıyor."

"Hm..." Başını salladı. "Geçen Hoseok biraz anlattı. Ben yokken gelmiş sanırım."

"Evet. İki aydır burada."

"Bir ara uğrayıp hoş geldin demem lazım." Bu sefer sanki bunun için çok geç kalmış gibi canı sıkkın bir sesle mırıldandı ama Seokjin yine Seokjin'di. Bu yüzden olsa gerek daha ben onun üzgün yüzüne, bükülmüş dudaklarına bakamadan yüzü ışıl ışıl aydınlandı ve büyük bir gülümseme ile göz kırptı. "Jimin de erkeklerden hoşlanıyor." dedi bir çırpıda. "Göz koymadın dimi lan çocuğa? Buradan gitmeden önce harbi yakışıklıydı."

Durdum. O an için Seokjin'e karşı oluşan o minik öfkemi zaptetmek zordu. Seokjn bu kasabadaydı. Olaylar olduğu sıra buradaydı ve muhtemelen benim bildiklerimi hatta çok daha fazlasını biliyordu çünkü hepsine şahit olmuştu. Özellikle de Hoseok'un en yakın arkaşlarından biri olarak aksinin imkansız olduğunu biliyordum.

Öyleyse buna hakkı var mıydı? Jimin'in böylesine incindiği bir konuyu ortaya atarken hiç düşünmemeye, benim bilip bilmediğimi umursamamaya ve hiçbir uyarıda bulunmadan söylemeye gerçekten hakkı var mıydı? İnsanlar onu zaten bu konuda yargılamayı kesmiyordu ki Seokjin bana direkt söylerken o kadar da gergin görünmüyordu.

"Kimlerden hoşlandığı beni ilgilendiren bir konu değil." dedim kollarımı tezgahtan çekip dönmeden önce. "Bu konuyu herkese açma."

Seokjin birkaç saniyeliğine sessiz kaldığında muhtemelen tepkimin nedenini anlamak için beni süzüyordu ama ona dönmedim. Zaten sonunda kendisi "Beni tanımıyor musun?" dedi. "Bunu senden başkasına zaten söylemem. Durumunu bildiğim için-"

"Her neyse." Yutkunarak sözünü kesmemle poğaçaların olduğu raflara ilerlemem bir oldu. "Başkalarının konularını onlar olmadan konuşmayalım."

"Yoongi sen dedikoduyu seversin."

"İnsanlara zarar vermediği müddetçe." Dönüp gözlerine baktım. "Bana bir zeytinli bir de çikolatalı poğaça verir misin?"

Seokjin iç çekip omuzlarını düşürürken tezgaha ellerini bastırarak hafifçe kendini kaldırdı ve ona bile yüksek gelen tabureden bir çırpıda inerken bir daha bana bakmadı. Sonunda elinde bir tane kese kağıdı ile yanıma, rafların önüne geliyordu.

"Sadece ikisi mi?" İmalı bir tonda mırıldanırken her zamanki gibi zeytinli ve çikolatalıdan birer tane koydu. "Jimin için de alacak mısın?"

"Evet." Hiç düşünmeden yanıtladığım için o meraklı bakışları yeniden üzerime döndü ama ben ona dönmeden raflara bakmaya devam ettim. "Ama neli sever bilmiyorum."

louder than bombs : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin