Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
gracie abrams, i love you, i'm sorry
Bazen sahte senaryolarımı kurarken gerçeklikten uzaklaşıyorum. Parmağımın ucuna acı yumağını doluyorum, sarıyorum onu etrafıma koza gibi. Hiç hak etmiyormuşum gibi geliyor, değmiyormuşum gibi.
♫
"Al, iç bunu."
Başımı masadan kaldırdığım sırada Damla sıcak çikolata dolu karton bardağı önüme koydu ve yanıma oturdu.
"Çok şekerli ve sağlığa zararlı ama kahve ya da çay içmiyorsun, buna mecburdum. Ayrıca sana kek de aldım."
Önüme kot ceketinin cebinden çıkardığı hazır keklerden birisini bıraktığında "Teşekkür ederim." dedim. Ancak yemeyecektim.
İştahım yoktu ve üçüncü teneffüsteydik, Damla ise yalnızca bu sabah hiçbir şey yememiş olmama rağmen açlıktan ölecekmişim gibi davranıyordu. Bunu da sözleriyle beni yeterince teselli edemediğini düşündüğü için yapıyordu. Umursadığını, düzelmemi istediğini ve elinden geleni yaptığını göstermek için.
Halbuki sadece yanımda oturması bana yetiyordu.
"Teşekkür etme." dedi kaşlarını çatarak. "Bitecek ikisi de, göreceğim."
Canımın hiç istemediğini anlatmaya çalışabilirdim ancak onu, onunla tartışmanın hiçbir işe yaramayacağını bilecek kadar iyi tanıyor ve sonunda bana istediğini yaptıracağını biliyordum. Bu yüzden zorluk çıkarmadan elimi kucağımdan çektim ve karton bardağı avuçlarımın arasına aldım.
Kantinden buraya iki kat çıkarmasına rağmen hâlâ içemeyeceğim kadar sıcaktı ve buharı tütüyordu. Bu yüzden bir yudum almadan önce üfledim.
Hareketlerim bir robotunki kadar doğallıktan uzak ve tutuktu zira bilinçli hareket edemeyecek kadar dalgındım. Üzüldüğümde ya da düşüncelerimi kontrol edemediğimde böyle olurdu zaten, kendimi otomatik pilota alırdım.
Onunla dün gece çok kısa, yalnızca durumu özetleyebileceğim kadar konuşmuş ve kapattığım anda yorganın altına gömülüp göz yaşlarına boğulmuştum. Sıcak gözyaşları yüzünden yüzüm yanana ve yorganın altında nefessiz kalana kadar da çıkmamıştım.
Yeşim'e söylediğim gibi hüzünlü şarkılar da dinlememiştim.
Yani, en azından hemen.
Yaşadığım üzüntü öyle büyüktü ki bunu yapmak aklıma bile gelmemişti, duygularımı bir dizi sahnesine çevirememiştim. Oysa hayatımı romantize etmeyi çok sever; ne zaman azıcık estetik bir görünüm yakalasam gözlerim kameraymış gibi davranır, arka plana da en sevdiğim şarkıları koyardım.