"Yoğun değil feramonlarım, alfa. Toplantıdaki hiçbir alfanın salgılanmaya başlanan feramonlarımı duyumsamadığından emindim." Yüzünde şaşkınlık olan bu sefer oydu. Herkesin aldığını sanmış olmalıydı.

"Bu hafif hali mi? Bu imkansız. Feramonlarınız o denli yoğun ki mantıklı düşünebilmem beni şaşırtıyor." Elimi göğsüne koyup onu kendimden biraz uzaklaştırdım ve elimi tasmama götürdüm.

"Artık gitsen iyi olur." Alfa kafasını olmaz anlamında iki yana salladı.

"Bastırıcı iğnelerden kullandığınızdan emin olduktan sonra gideceğim." Hafifçe çenesini kaşıdığında alayla güldüm dediklerine.

"Beni çıplak görmek alışkanlık yaptı sanırım." Az önce kendim ittirdiğim alfaya yaklaştım.

"Dikkatli ol, beni unutması neredeyse imkansızdır. Rüyalarında istemsizce kendini çekmene sebebiyet verecek kadar içine işlememe izin verme." Alfa nefesi kesilmiş halde yüzümü incelediğinde tatmin olarak masamın yanına geri döndüm.

Eğilip masamın çekmecesini kurcalamaya başladım. Bastırıcı iğne ve haplarımın olduğu çekmeceden bir iğne çıkardım. Çekmeceyi ittirip kapattığımda duyduğum sesle yavaşça doğruldum.

Alfa resmen hırlamıştı. Göz göze geldiğimizde kararmış gözlerini fark ettim. "Alaz Bey... iğneyi ne zaman yapacaksınız? Çıkmamı ister misiniz?"

Az önce kalıp iğneyi yaptığımı görmek istediğini söylemişti ama sanırım feramonlarım geri adım attıracak kadar yoğunlaşmıştı. "Çıkabilirsin, alfa. İğneyi yapacağım. Açık hedef olmayı istemem."

Alfa bir tür hipnoz altındaymış gibi kafasını salladı ve kapıya ilerledi. "Toplantıda yaptığın için teşekkür edeceğimi mi sanıyorsun?"

Kapıya bakan yüzü bana döndü. "Etmeyecek misiniz?" Dudaklarının kenarı hafifçe yukarı kıvrılmıştı.

Onunkinden büyük olduğuna emin olduğum bir gülümseme ile cevap verdim. "Tch, etmeyeceğim."

"Etmeniz için yapmadım. Mesele kendimi kanıtlamaktı sadece." Dediklerine kahkaha attım. Kendini kanıtlamak için yapmadığı besbelliydi. Belki de içgüdüseldi ama kesinlikle bilinçli planlamamıştı.

"İnanmış rolü yapacağım, alfa." Dudağını dişleri arasına alarak bana baktı. Benimle atışacak halde olmadığını anlayarak kafamla çıkmasını işaret ettim.

Koşarcasına kendini ofisimden dışarıya attı. Kapıyı arkasından kapattı. O gittiği gibi deliğim kendini delicesine belli etti.

Alfaların ofislerinden feramonlarımı duyumsamasını istemediğimden iğneyi yapmak için pantolonumu biraz aşağı indirdim.

İğnenin plastik kapağını çıkararak hızla baldırıma sapladım. Acısa da sesimi çıkarmamaya alışmıştım. İçindeki sıvıyı kendime enjekte ettim, iğneyi çekip çıkardım.

Hem kapağını hem iğnenin kendisini çöpe attım. Kalçalarımı deri sandalyemden kaldırarak pantolonumu geri giydim. Kemerimi de tekrardan taktım.

Toplantıyı batırmamıştım ama alfa müdahale etmese diğer alfalar da feramonlarımı fark edebilirdi. Teşekkür etmesemde aslında bir teşekkürü hak etmişti.

Sıkıntıyla iç çektim. İğnenin etkisinin erken bitmesine ne sebep olabilirdi bilmiyordum. Belki de iğneleri yaptığım aralıkları azaltmalıydım.

Ya da... belki bir ihtimal babam haklıydı. Kızgınlığımda şirkette olmak ,hele de iğnelerin sürelerini kestiremezken, tehlikeliydi.

Ama kızgınlıktayım diye kendimi eve kapatmak yetersiz olduğumu kabullenmek olurdu. Geri adım atmayacaktım.

Az önce girdiğim toplantının dosyalarını inceledikten sonra bugünkü programımı kontrol ettim. Başka bir toplantım yoktu.

Kararlarını duymak için ikinci bir toplantı ayarlamamız lazımdı. Her ne kadar bizimle çalışacaklarından emin de olsam...

Birkaç saat odamda bu hafta yapılacak toplantıların sunumlarını çalışmamın ardından telefonla sekreterimi aradım.

"Bugün yarım kalan toplantının kararını görüşmek için boşluğum olan günlerden birine top-" Sekreterim olan alfanın gür sesi sözümü kesti.

"Pardon, Alaz Bey böldüğüm için ama asistanınız çoktan o meseleyi halletti." Kaşlarım anlık olarak çatıldı.

"Ne asista- Seza mı?" Karşı taraftan onaylayan bir mırıltı duyduğumda telefonu kapattım. Müdürlüğünü yap dememin nesini anlamamıştı!

İşlerime karışmasını istemiyordum. Bizzat söylediğim halde anlamamıştı. Ben alfayı alttan almaya çalıştıkça o tepeme çıkıyordu.

Odamdan çıkarak onun için ayrılan odamın hemen karşısındaki odaya daldım. İlk defa girmemin etkisiyle göz ucuyla etrafa baktım.

Yıllarca burada çalışmış çalışanlarımın hiçbirinin sahip olmadığı kadar büyük odayla duraksadım. Bu odayı babam ayarlamıştı ona.

İnsanların onun başa geçeceğini düşünmesine şaşmamak lazımdı. Sabah ona teşekkür etmem bile gerektiğini düşünen tarafım tuzla buz oldu.

Oda neredeyse benimki kadar büyüktü!

"Alfa sen bana sormadan toplantı mı ayarladın?! Sana mı düştü bunu yapmak? Benim kendi sekreterim varken hem de?" Alfa yüzüme ciddi bir bakış attı.

"Kendim bitirdim o toplantıyı ve kendim ayarlayabileceğimi düşündüm. Programınızdaki boşluklardan birine denk getirdim. Belki bana düşmezdi ama sizin için yapmak istedim." Alfayı deneme sürem düşündüğümden bile kısa olacaktı.

"Bana sormadan hiçbir şey yapma! Sana müdürlüğünü yap sadece dedim." Alfa kaşlarını çatarak yüzüme baktı.

"Ben müdürlüğümü yaparım yapmasına ama asistanınız asistanlığını yapar mı?"

"Anlayamadım?" Az önce çatık olan kaşları düzelerek yüzünde bir gülümseme belirdi.

"Yakında anlarsınız, Alaz Bey." Umarım anlayacağım şey bu alfanın kendini bir bok sanmasına sebep olmazdı.

Bir sonraki bölüm görüşürüüz! Öpüyoruum<3

Hilaf&Berceste(Gay)+18जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें