dudağım dudağına varamadı, 8

495 80 149
                                        

Yemin olsun ki sevinç goncasıydım ben
Beni aşkın eli dalımdan kopardı
İç çekmelerin yalazı oldum ancak
Benim dudağım o dudağa varmadı

Yaralarım Aşktandır, Furuğ Ferruhzad

Soğuk hava terzi dükkanımdan içeri girerken burda ilk defa bu kadar sevinçli bir hal içindeydim. Gerçi çok fazla doktorun büyüsüne kapılmıyor, benimle olmama ihtimalini hep düşünüyordum. Birden hayatıma girip zihnimi deştiğinden ötürü, bulanıklaşan acılı zamanlarıma güvenip ona tutulmuştum.

Birinin beni o karanlıktan çekip çıkarmasını isterken, bunu yapabilecek kişinin doktor oluyor oluşu beni bir miktar şiddetli sarsıntının içine çekmişti. Tüm bedenim, zihnim, geçmişim ve şimdiki halim dehşet bir sarsıntı içindeydi. Korkuyordum, benden gitmesinden çok korkuyordum ve bu korku canımı çok fazla yakıyordu.

Ateşi, koskoca kurumuş yaprakların arasına attığınız zaman nasıl bir felakete sebep oluyorsa, doktor da benim içimde öyle bir felakete sebep olmuştu. Yanıyordu ama asla durmak bilmiyordu, belki birazcık dumanı tütse onu aşabilirdim ama hayır, ben hala ilk gördüğümde ne hissediyorsam haftalar sonra da aynı hislerimi şefkatle tutuyordum içimde.

Bazen sıkıldığımda, geçmişe gittiğimde ve canım çok yandığında doktoru düşünmeden edemiyordum. Onun güzel ve eşsiz yüzü içimi ferahlatıyor, bana hayat oluyordu. Şöminenin odunlarını tazeledikten sonra, elimdeki ıslak bezle kitaplığın tozlarını almaya başlamıştım lakin bu bile zihnimi işgal edip, hayallerimi kitapların arasına tutsak ediyordu.

Eskiden sadece ben vardım, ben ve korkunç geçmişim tıkılıp kalmıştık bu dört duvara. Şimdi doktor vardı, dokunuşları, sözleri, anılarımız vardı burda. Nereye baksam, ne yapmaya kalksam sürekli aklıma geliyor ve beni çıldırtıyordu. Gözüm onun seçtiği ve okuduğum kitaba kaydığında gülümsemeden edemedim.

Ben tüm bunları düşünürken arkamdan gelen adım sesleriyle, yüzümü dönmeme bile gerek kalmamıştı. Doktorun manolya kokusu genzimde eserken, içimdeki çocuksu heyecan canımı yakıyordu fazlasıyla. "Terzi, burda mısın?" Elimdeki bezi yavaşça suyun içine geri bıraktığımda, merakli sesi içimi hoş etmişti. Sesi bile beni farklı bir dünyaya atıyordu.

"Burdayım, hoş geldin" dudaklarının ani kıvrılışı ve toplanan yanaklarında oluşan hafif pembemsi sıcaklık yutkunmama neden olmuştu. Gözüm elindeki karton kutuya kaydığında, yavaş adımlarla durdum önünde. "Yine kıyafetlerin mi söküldü?" Saçları fazla yumuşak ve dolgun durduğundan, kafasını oynattığında her teli uçuşmuştu.

"Bana kıyafet dikmen için, kumaş getirdim." Heyecan doktorun dudaklarına ışıltı niyetine serpilmişti. Kirpikleri heyecandan oynaşıyordu ve bu midemin kasılmasına neden oluyordu. İçeri sinen soğuk havayı fark ettiğim an tahta kapıyı yavaşça kapatıp, doktorun bileğinden tutup dikiş makinesinin oraya doğru yavaşça çekiştirdim.

"Dikelim, istediğin bir kesim var mı?" Elindeki kutuyu alırken bir yandan onun ne isteyeceğini dinliyordum. "Dar kesim siyah bir yelek, kumaş bir pantolon istiyorum." Kumaşı içinden çıkartıp baktığımda kaliteli oluşu beni şaşırtmamıştı. Daha önce bu kadar pahalı ve narin kumaşları görmemişti dikiş makinem ama üstesinden gelebilecek kadar iyiydim.

Hemen dikiş makinesinin yanındaki düz tabureyi aldım ve ortaya koydum. Çekmecenin üzerindeki mezura ve cetveli elime aldığımda doktorun soğuk parmaklarını kendi avuç içime çektim. "Ölçülerini almam için tabureye çıkman gerekiyor." Parmaklarımı daha sıkı kavradı ve yardımlarımla beraber düz bir şekilde üzerinde beklemeye başladı.

Manolya ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin