↬ inumaki toge

2.4K 103 85
                                        

uyarı: kendine zarar verme, intihara teşebbüs, angst.
ps: timeskip.
medya'ya bakmayı, yorum yapmayı ve bölüme oy vermeyi unutmayın!

🎲

⊱ youngblood

Kafasında dönüp duran bir şarkı, adı youngblood. Anlamı, toy.

Toge yolda yürürken sarhoşluğun tatlı aylaklığından önünü göremiyordu, bulanıklılık gözlerini karartıyor ve bomboş, sadece sokak ışıklarının aydınlattığı tenha sokakta sağa sola yalpalamasına sebep oluyordu.

Toy muydu? Kendince, hayır.

Peki neden o zaman reddedilmişti? Neden onu kimse sevmemişti? Neden sevdiği kız, onu aldatmıştı?

Elindeki boş cam şişeyi yere attı. Binalarla çevrili sokakta kırılma sesleri yankı yaparken Toge sadece aylak aylak gülmekle meşguldü. Işıklardan dolayı parlayan cam kırıkları o kadar ilgi çekiciydi ki, yolun beton olmasını önemsemeden cam kırıklarının üstüne atladı.

Canının acısından kahkaha attı, bu his harikaydı!

Inumaki küçüklüğünden beri kendinden çokça nefret ederdi, kendine zarar vermeye bayılırdı ve kendini öldürmek istemese bile acıyı hak ettiğini düşünürdü.

Çünkü sevilmeyecek çok yönü vardı, mesela birkaç kelime dışında hiçbir şey söyleyemiyordu. Sadece sekiz yaşına kadar süren konuşma özgürlüğü, ergen olduğu vakitte gitmiş, büyümesinin ödülü olarak ona konuşabilmesi için birkaç kelime bırakılmıştı.

Ailesi de onu terk etmişti; ebeveynleri, hasta bir çocukla uğraşamayacaklarını düşünüp onu sokağa bırakmışlardı. Toge o zamanlar, tanrıya her gün iyileşmek için dua etmişti, içindeki kelimeleri dışına duyuramamak büyük bir savaşa sebep olsa da azmini ve umudunu asla kaybetmemişti.

Ta ki büyüyene kadar.

Sonrasında Tanrı diye bir şeyin olmadığına inandı, küçük çocuklara böyle acılar yaşatan bir caniye asla hak vermezdi, çünkü küçük çocuklar her zaman masumdu ve böyle şeyler yaşamayı asla hak etmezlerdi. En azından, kendi düşünceleri bu yöndeydi.

Inumaki çok şanslıydı, sokağa atıldıktan sonra bir aile sahip çıkmıştı ona. Onun halinden anlayan bu aileye çok minnettardı, çünkü kendi çocukları da bu hastalıkla savaşıyordu ve bu yüzden Toge'ye kendi çocukları gibi davranıyorlardı.

Ama bu bir işe yaramazdı. Çünkü hâlâ canını acıtan bu durumdan kurtulmak asla kolay değildi.

Kafasını sağa yatırdı, bir ıslaklık gördü yanında. Kan mıydı bu, yoksa şimdi ve kendi isteği dışında akan gözyaşları mı? Kafasının yanındaki iri cam kırığını aldı, bu acı onu öldürüyordu.

Cam kırığını sertçe üst dudağına götürdü ve alt dudağına doğru dikey bir çizik attı. Bir tane daha, ve sonra bir tane daha. Zaten birkaç kelime için açtığı dudakları işlevsizdi, olmasa ne yazardı?

Dudaklarını yaladı sonra. Kanın tanıdık olan metalik tadı, artık vücuduna su gibiydi. Ölmek istemiyordu; ama acı, onu bu hayatta rahatlatan tek şeydi.

Onu sahiplenen aileden duyduğuna göre bu hastalık genetikti. Üvey kardeşine dedesinden miras kalan bu hastalıktan muzdarip olanlar, iyileşemezlerse erken yaşta ölebilirlerdi. Bu olayın saçmalığı içini kemirse de, araştıramayacak kadar yorgun, iyileşmeyi istemeyecek kadar hayata küskündü.

jujutsu kaisen one-shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin