7.BÖLÜM "YAKICI YAKINLIK"

1.4K 160 46
                                    

             
İYİ OKUMALAR

Bölüm Parçası; Sibel Can - Tarkan - Çakmak Çakmak

YEDİNCİ BÖLÜM

Genç kız bir süre kesintisiz ifadesiyle Uraz'a bakmayı sürdürdü. Az önce ki telaşından ve sinirinden atan kalbi yavaşlamış, şakakları kızarmıştı.

Uraz, çalışanlarla konuşmasının arasından kısa bir süreliğine Pırıl'a baktığında yüreği hopladı. O bal rengi, çekik gözlerin birer şahin gözünü andırarak üzerine sabitlenmesinden kendine yediremese de heyecanlandı.

Hislerini içinde yaşadı ve tepkisini bozmadı. Tekrardan stajyerlere döndüğünde herkesin kafasını karıştırmıştı.

Pırıl'ın bal rengi gözleri ısındığında adama dalıp gittiğinden bir habersizdi.

"Buraya gelene kadar hepinizin yıllarca eğitim aldığını biliyordum." Bir adım öne geçti ve yapıcı bir şekilde "biz, taze fikirlere açığız. Şirketin sahibi olduğumuz için hiçbir zaman bizi tasdik etmek zorunda değilsiniz, burada bir ekip işi yapıyoruz, amacımız kesinlikle ego yarıştırmak değil. Bu yüzden lütfen, fikirlerinizi açık yüreklilikle dile getirmekten kaçınmayın."

Genç adam tüm çalışanları kozasından çıkartıp kanatlarını okşadı. Burası farklı bir dünyaydı, Pırıl kendisini çok daha rahat hissetmişti.

Sarı, kısa saçlı bir kız, Uraz'a birkaç fikir sunmaya başladığında diğerleride kendilerine uygun planlar çizmek için hazırlanmaya başlamıştı. Uraz avucunu kızın masasının ucuna yaslanmış, uzun boyuyla aşağı doğru eğilmişken gümüş kolyesi de sarkmıştı. Çapraz tuttuğu çehresiyle uzun kirpiklerini aşağı doğru indirdi ve geri açtığında katran karası gözlerini Pırıl'a doğru çevirerek kaçamak bir bakış attı ve adından geri çekti gözlerini.

Pırıl kafasını iki yana doğru salladığında Uraz'ın az önce ne yapmaya çalıştığına anlam yüklememek için kendisiyle savaşıyordu.

En mantıklı fikrin kendi planı olduğuna inanıyordu. Tuvalete gitmek için kapıya yöneldi. Kapı birden içeri doğru açıldığında önüne, Uraz dan yaklaşık yedi santim kısa, tuhaf renklerdeki takımıyla Recep girmişti.

Recep bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle, adeta fuhuş baskını yapan polisler gibi odaya daldığında stajyerler irkilerek koltuklarına yaslandı.

Uraz kapının hiddetle açılmasından daha kafasını çevirmeden anlamıştı kimin geldiğini. Sinirle dudaklarını büzerek öldürücü bakışlarını kapıya doğru çevirdi ve irkilerek bakakaldı.

Pırıl ve Recep'in karşılıklı durması çok tehlikeliydi!

Recep, koyu gözlerini kısarak kafasını manidar bir ahenkle salladı.

"Bu da Recep Bey, ana fabrikadan sorumlu." İçinden ettiği küfürlerin ardından dişlerini sıkarak zoraki bir şekilde tısladı ve boğazını temizledi.

Kuzeninin bilenen bakışlarıyla Pırıl'ı tarttığını görünce ensesi kızarmıştı "gelsene Recep!" Çalışanlar tuhaf bir ifadeyle Uraz'a baktı. Adam'ın gereğinden fazla bağırması dikkat çekiciydi. Uraz üzerine sabitlenen bakışları fark edince garip bir ifadeyle gülümsedi ve "bey" Recep'e doğru ilerleyip derin bir nefes aldı "Recep bey, gelin lütfen."

Pırıl ne olduğunu anlayamadan adama bakmaya devam ediyorken Uraz'ın sesini duydu. "Hadi gel," Recep'i kolundan tuttuğu gibi içeri doğru çekiştirmeye başladığında kuzeninin gözleri adeta bir mıknatıs gibi Pırıl da kalsa da çok geçmeden değişen görüş açısı sebebiyle dikkatini içeridekilere vermişti.

İSPİYONCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin