3. BÖLÜM

39 8 23
                                    

Odasından akşama kadar çıkmamıştı Birgen. Akşam olunca da yemek yemesi için diretilen ısrarlara öfkeyle karşılık vermiş, gitmezlerse olacaklardan sorumlu olmadığını söylemişti. Böylece kendisiyle yalnız kalabilmişti. Hiç uyumadan da yeni bir güne başlamıştı. Gün doğana kadar duvarları izlemiş. Dışarıda hayat biraz canlanmaya başlayınca da mezarlığa gelmişti. Şimdi Pamir'in mezarının başında oturarak isminin yazılı olduğu tahtaya bakıyordu.

"Sen gittiğinden beri" dedi sesinin titremesine engel olamayarak. "Sen gittiğinden beri hiç yalnız bırakmadılar beni. Hepsi başıma üşüştü bir yandan." dedi sertçe burnunu çekerek. Gözleri yanmaya başlamıştı.

"Korkuyorlardır belki kendime bir şey yaparım diye. Ama bilmiyorlar ki söz vermiştim ben sana. Sözlerimi tutarım ben Pamir... Anneni de arayamadım hiç. Kendi derdime düştüm unuttum onu. Kötü gelin oldum sanırım." dedi gülerek.

"Kızma pis herif. Kolay mı sanıyorsun sensizliği. Çok kızıyorum onlara unutayım istiyorlar biliyorum. Başta çok istemişlerdi seni sevmemi. Şimdi de unutayım istiyorlar. Sen unutur muydun beni kalbim?"

Adı gibi biliyordu Birgen. Tam tersini yaşamış olsalar Pamir de gelirdi arkasından.

"Eğer gördüysen beni yukarıdan çok kızma bana. Alışmaya çalışıyorum her zamanki gibi. Ben sadece tekrar beraber olalım istiyorum Pamir."

"Beraber." derken kadının gözündeki yaş düşmüştü toprağa.

"Evde sürekli bir şeyler geliyor aklıma." diye fısıldadı. Kafasını toprağa koyarak devam etti konuşmasına.

"Bir de çok korkuyorum biliyor musun? Unuturum seni diye. Sevgine, aşkına, ömrüne layık olamam diye. Çok kızar mısın o zaman bana? Unutursam seni çok darılır mısın bana?"

"Darılmaz."

"Buldunuz beni yine. Tek misin?"

"Kerem var arabada bir de. Sedat horlaya horlaya uyuyordur. Teyze de merakla seni bekliyor. Almamışsın telefonunu."

"Belki bulamazsınız beni demiştim. Yanılmışım."

"Ne konuştunuz? Dedikodumu mu yaptınız yoksa?"

"Birazcık." dedi Birgen istifini bozmadan. Dudağında küçük bir tebessüm vardı sadece.

"Gidelim mi artık eve?"

"Gidelim." dedi Birgen yerden destek alarak ayağa kalkarken. Yürümeye başladıklarında küçük harflerle konuşmaya başladı Birgen.

"Eğer bir filmde olsaydık bana âşık olurdun."

"Allah korusun."

"Olmazsın bana âşık değil mi?"

"Saçmalama Birgen."

"Şaka yaptım şaka."

Arabaya geçtiklerinde Kerem vakit kaybetmeden hareket etmişti. Kısa bir süre sonra Birgen'in evine gelmişlerdi. Birgen öylece apartman bakıyor inmek için herhangi bir hamlede bulunmuyordu.

"İnelim mi?" diye sordu Kerem anlayışlı bir tonda. Birgen gözlerini kapatarak kafasıyla onayladı onu. Eve girdiklerinde Serap ve Sedat ona garip bir endişeyle bakıyor bir şey dememek için kendileriyle savaş veriyorlardı. Herkes salonun bir köşesine dağılmıştı. Kimisi yere bakıyor; kimisi ezbere bildiği eşyaları inceliyordu. Salonun içi sessizdi.

Salonun içi ölüm kokuyordu.

Salonun içi cenaze kokuyordu.

Salonun içi arkadaşlarını kaybetmiş insanların acısı kokuyordu.

ACIWhere stories live. Discover now