16

10.7K 587 56
                                    


Polisler evden çıkan adamları tek bir yere toplarken etrafta takım elbiseli adamı aradım. O adamı şikayet edecektim. Nerde lan takımına tükürdüğüm.

Çınar polislerin yanına giderken sıkıntıyla ofladım. Ne zaman çıkacaktı bu alçı. Hayır yani hareketlerimi kısıtlıyordu. Artık sıkılmıştım.

Polisler adamları kelepçeleyip ekip arabasını çağırmışlardı. Polisler Çınar'la konuşurken içerden ıslık çalarak takım elbiseli adam çıktı. Polisleri  görünce bir iki saniye duraksamış sonra benim olduğum tarafa koşmaya başlamıştı. Polislerden biri adamı fark etmişti bile. Takım elbiseli adam tam yanımdan geçecekti ki yanımda ki sandalyeyi önüne fırlattım. Ayağı sandalyeye takılınca dengesini kaybedip yere ağzı üstü çakılmıştı. O daha kendine gelemeden polis memuru gelip ters kelepçe yapmıştı.

Adam bana ters ters bakarken dil çıkardım. İte bak bir de ıslık çalarak evden çıkıyordu. Keyfi yerinde tabi. Polis memuru yanımdan götürecekken koluna dokundum.

''Memur bey bu adam kardeşimin telefonunu aldı. Cebine koymuştu verir misiniz?''

Adam sinirlenip üstüme gelecekti ki polis memuru onu geriye çekti. Cebinden Çınar'ın telefonunu alıp bana uzattı. Adamı polis arabasına bindirirken üstü boyalı adamı da yanlarına almışlardı. Anlamadığım diğer adamları niye bekletiyorlardı.

''ÇINAR!!!''

Arslan abinin telaşla bahçeden girdiğini görünce aldığım nefes boğazımda kalmıştı. Arslan abi hızla Çınar'a sarılmış bir şeyler diyordu. Galiba kızmamıştı. Bahçeye arka sokaklarda ki polis minibüsü girmişti bir tane. Aha Mesut komiser geldi. Ben biliyordum zaten onların polis olduklarını. Yani kimse on yıl boyunca bir filimde oynamaz, oynayamaz.

Minibüsün içinden inecekleri heyecanla beklerken normal polisler inince hayal kırıklığına uğramıştım. Hani Rıza baba, hani Hüsnü Çoban...

Arslan abi polislerle gelen adamla konuşuyordu. Bunca yıllık film ve karakol tecrübeme dayanarak söylüyorum kesin baş komiser ya da komiserdi. Arslan abi evde gözlerini gezdirince bana takılmıştı gözleri. Bana doğru gelirken kafamı eğdim. Kendimi suçlu hissediyordum. Önümdeki ayakkabıları görünce derin bir nefes aldım.

''Özür dilerim Arslan abi. Benim yüzümden başınıza gelmeyen kal...''

Cümlemi tamamlayamadan bana sarılan kollar ile şoka uğradım. Arslan abi bana sarılmıştı.

''Saçmalamayı kes Mira. İyi misin sen? Gelene kadar aklım çıktı. İkinize bir şey oldu zannettim.''

Benden ayrılıp cümlelerine devam etmişti ama galiba ben rüya görüyordum. Arslan abinin yüzüne baktım. Gayet de ciddi duruyordu. Acaba kafasına Hakkı abi mi düşmüştü?

''Yani kızmadın mı bana? Geldiğimden beri başımıza gelmeyen kalmadı.''

''Bir ara kurşun döktürmeyi düşünmedim değil.''

Söylediklerine gülerken içimdeki sıkıntı geçmişti.

''Galiba haklısın abi beni tek bırakmaya gelmiyor.''

Piknikte bana söylediklerini onaylayınca o da gülmüştü. Çınar yanında Arslan abiyle konuşan adamla gelince bakışlarım ona döndü. Elini bana uzatıp gülümsemişti.

''Baş komiser Arif. Aysun'un kardeşiyim. Sizin sayenizde soyguncu çetesini yakaladık. Teşekkür borçluyum size.''

''Soyguncu çetesi derken?''

''Şöyle söyleyeyim insanları evlerine haciz geldi diye kandırıp bütün eşyalarını alıyorlar. Tabi belgeleri falan olunca insanların aklına dolandırıcı olacağı gelmiyor. İstanbul'da nerdeyse 10 aileyi bu şekilde kandırdılar. İki aydır bu çeteyi arıyorduk.''

EVİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin