58. Bölüm: "Bal Gözlerden Dökülen Damlalar"

3.6K 337 450
                                    

Sezen Aksu- Kınalı Kuzum
Zeynep Bastık- Gözyaşlarım Anlatır

58. Bölüm: "Bal Gözlerden Dökülen Damlalar"

Güneşin ardındaki gökkuşağını görebilmek için yağmurda delicesine ıslanan çocuklardık biz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Güneşin ardındaki gökkuşağını görebilmek için yağmurda delicesine ıslanan çocuklardık biz.

"Ayşegül omzunda mı öldü Didem?"

Eymen bir kere sormuştu bana bu soruyu. Kendimi anın atmosferine kaptırıp ağzımdan kaçırdığım acı gerçeği Eymen sadece bir kere sormuştu şaşkın, buruk, acıya bulanmış bir sesle. O bir kere sorduğu soru kafamın içinde binlerce soru olmuştu zira sorduğu soru beynimin duvarlarında yankılanmıştı defalarca.

Ona Ayşegül'den bahsederken kalbimi ince ince sızlatan bu ince detayı söylememiştim. Kalbim derin bir kitaptı. Kelimelerin çoğu ağırdı, okurken hiç acı çekmemiş bir kalbi bile sancıya boğabilirdi zira kalbim yaşadıklarımdan ibaretti. Bu yüzden kalbim ağır bir roman gibiydi ve ben Eymen acı çekmesin diye o kitaptaki bazı ağır kelimelerin üstünü çizmek için uğraşıyordum ama Eymen kalbimin içindeydi. Kalbimi görüyordu, okuyordu, bunları yapmakla kalmayıp kalbimi yaşıyordu, kalbinin kalbimde yaşadığı gibi. İçinde barınan acıyı biliyordu ve paylaşmak istiyordu sırf acım hafiflesin diye. Sevdiğim adam üstünü çizmek istediğim kelimelerin altını çiziyordu. Acımı acısı yapmak istiyordu ama ben buna dayanamıyordum.

Göğüs kafesimi ikiye yarıp içindeki kalbi çıkarsanız çektiği onca acıyı görebilirdiniz ama ben görmekle kalmazdım zira ben o kalple yaşayandım. O kalbi, tüm acıma rağmen umutla yaşatmaya çalışandım Eymen'in de vesilesiyle.

Ben içindeki acıya rağmen o kalple yaşadım. Kalbim acıya bulanmıştı ama umudum ben her ölecek gibi olduğumda kalbimi yıkayıp tekrar atmasını sağlıyordu.

Acı dolu bir kalple de yaşanırdı eğer umudu da acınıza katık ederseniz. Umutsuz bir kalp zaten yaşıyor sayılmazdı, tek yaptığı şey atmak ve kan pompalamak olurdu.

Kalp derin bir mevzuydu insanın içinde. Ve şimdi o kalp göğüs kafesimi dövercesine atıyordu lakin heyecandan değil korkudan, sevinçten değil hüzünden.

O soru, Eymen'in dudaklarının arasından bir kasırga gibi kopalı aramıza nasırlı, sancılı bir sessizlik çökmüştü. Akrep yelkovanın peşinden hiç durmaksızın koşmaya devam ederken gecenin karanlığında büyüyen sessizlik çığlıklar kopartıyordu kulağımızı sağır edercesine. Birbirimize mühürlenmiş gözlerimize katran karası gibi oturan acıyla ben dudak içi etimi ısırırken Eymen'in yutkunduğuna şahit oldum zira adem elması hareket etmişti. Artık birimizin aramızdaki nasırlı, sancılı sessizliğe bir son vermesi, birbirimize şifa olacak birkaç kelam etmesi lazımdı. Biz birbirimize bakarken bile şifa bulurken birkaç kelimeyle birbirimizi kurtarabilirdik binlerce kez kurtardığımız gibi.

BENİM İÇİN YAŞA (FİNAL OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin