16. Bölüm

34.4K 1.4K 187
                                    




Söylediği şeyle ne diyeceğimi şaşırmış bakışlarım o hariç her yerde geziyordu. Omzumda hissettiğim dolgun dudaklarla aynadan yine ona baktım. O da hala bana bakıyordu. Omzuma koyduğu küçük bir öpücükten sonra bir adım geri çekilmişti. "Hadi gidelim artık." Başımla onu onaylarken yatağın üstünde Derya'nın getirdiği çantamıda alıp Karan'ın yanında yerimi aldım.


Asansörün olduğu yere ilelermiş düğmesine basıp gelmesini bekliyorduk. "Orda gördüğün kimseyle konuşmanı istemiyorum. Sadece yanımdan ayrılma be gülümse zaten çok uzun kalmayacağız." Kaşlarım çatılırken neden konuşmamı istemediğini düşündüm. Onu utandırmamdan mı korkuyordu yoksa.

"Merak etme seni utandıracak bir şey yapmam. Asansörün kapısı açıkınca cevabını beklemeden bindim oda derin bir nefes aldı ve bindi.

"Yine ne saçmalıyorsun Duru, orda ki adamlar tehlikeli insanlar ve kadınlara pek saygılı yaklaşmazlar. Bu yüzden konuşmanı  istemedim."

Ani çıkışımdan utanırken bir şey dememiştim. Karan elimi ellerinin arasına alınca şaşkınlıktan açılan gözlerimle ona döndüm. "Eğer sevgilim olduğunu düşünürlerse yanına yaklaşma cesaretini gösteremezler. Davet boyunca sevgili gibi yapacağız."

Onunla sevgili olma düşüncesi içimi heyecanla kaplarken ayaklarımın birbirine dolanacağını hissediyordum. "Tamam." Kekeleyen sesimle konuşunca kendime kızdım.

Asansör açılıp Karan elimi bırakıp belimi sardı. Beni yönlendirirken kapısında iki tane koruma olan bir yerin önünde durduk. Karan'ı görmeleriyle kapıyı hızla açıp saygıyla baş selamı vermişlerdi.

Geldiğimiz yer otelin terasıydı, görünen manzara mükemmeldi.
Davetiyeye gelen insanların hepsi çok şık görünüyor, kıyafetleri pahalıyım diye bağırıyordu resmen.

Ortam beni gererken ilelemeye başladığımızda birkaç kişinin bakışlarının bizim üstümüzde olduğunu gördüm. Rahatsız olup başımı eğicekken "Başını sakın eğme Duru, sen bir Karademirsin başın hep dik olucak." Dediğiyle titrek bir nefes aldım başımı eğmemek için kendimi zor tutuyordum bu kadar kalabalık ortamlara alışkın değildim. Bir masanın önünde durduğumuzda masadakilerle selamlaşmış sonra onlar iş konuşmaya başlamıştı. Ne dediklerini az çok anlıyordum.

Bir garson masaya içki servisi yaparken benim önüme de bir bardak koymuştu. Bir çok kişi geldiği gibi içmeye başlarken tadını merak etmiştim. Bardağa uzanıp bir yudum alırken hissettiğim tatla yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum. Karan yandan bandan bana bakıyordu kaşlarını çatmış olduğunu görünce omuzlarımı silkmekle yetindim.

Bakışlarım etrafta dolanıp tanıdık bir yüzü görünce durdu. Şevval tam karşımızda ki masada duruyor ve sinirli bir şekilde bana bakıyordu.

Gözlerimi kısarak ona baktım elinde tutuğu bardağı sıktığı burdan belli oluyordu. Karan'ın masada duran elinin üstüne elimi koyduğumda Şevval ellerimize bakmış sonra tekrar bana bakıp arkasını dönüp gitmişti. Yüzümü istemeden bir gülümseme yayılırken Karan'ın da bana baktığını fark ettim. Ne yaptığımı yeni dark ederken utançla elimi çekiyordum ki bu sefer Karan benim elimi kavramış çekmeme izin vermemişti.


Bunu yapmadının nedeni masadakiler olduğunu düşünürken önüme döndüm. Masada olan birkaç kişi bir süre daha durup gitmişlerdi. Ne saman geldiğimizi bilmiyordum ama ayağımda ki bu topuklular canımı acıtmaya başlamıştı. İçki bardağına tekrar uzanıp içtiğimde "Neden içiyorsun?" Karan'ın bakışları etrafta dolanırken sorduğu soruyla elimde ki bardağı masaya bıraktım. "Tadını merak ettim." Başını bana çevirip aramızda ki kısa mesafeyide kapttığında "Hiç içtin mi." Tek kaşını kaldırmıştı. "Hayır." Önümdeki içki bardağına uzanıp kendisi alıp içtiğinde şaşkınlıkla ona bakıyordum. "O zaman burda değil gece beraber odada içeriz güzelim. Herkesin içinde sarhoş olmanı istemem."

Bu bir teklif miydi uyarı mıydı hiç anlamamıştım ama başımı sallayarak onu onayladım. Masamıza yine birileri gelirken hepsi Karan'la iş konuşuyordu ben sadece yanlarında durup gülümsüyordum. Bakışlarım yine etrafta dolanırken başka masada olan bir adamla gözlerim kesişti. Adam sanki bunu bekliyormuş gibi içtiği içki bardağını bana bakarak kaldırdı ve göz kırptı. Kaşlarım çatılırken ne yapacağımı şaşırmıştım. Adamdam gözlerimi çekicekken belinde duran silahı görmemle şaşkınlıkla gözlerim açılmıştı. Adamdan bakışlarımı çekip iyice Karan'a yaslandığımda elini belime yerleştirmişti.

Dokunuşuyla kendimi güvende hissederken masamızdakiler yine gitmiş tam derin bir nefes alacakken az önce ki adam yanımıza gelmişti. "Merhaba Karan." Karan'ın vücudunun gerildiğini hissettim. "Merhaba David."

"Görüşmeyeli işlerini baya bir ilerletmişsin." Adam aksanlı ingilizcesiyle konuşuyor arada bakışlarını bana çevirip rahatsız olmamı sağlıyordu. "Öyle oldu." Karan'ın soğuk be sert çıkan sesi beni bile ürpertirken adamında özgüvenli duruşu sarsılmış gibiydi.

Yinede hiç bozuntuya vermeden yüzüne iğrenç olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yayıldı. Bakışları tekrar bana dönerken masada olan elimi tutup dudağına götürürken ne olduğunu anlamamıştım bile. Elime bir öpücük koyarken "Bu güzel hanımefendiyi tanımak isterim." Elimi hızla ondan çekerken Karan'ın nefes alışverişleri hızlanmıştı. Karan'a dönüp türkçe bir şekilde. "Gidelim mi artık çok yoruldum." Asam kaşlarını çatarak ne dediğimi çözmeye çalışıyordu. "Hakan kapıda bekliyor sana odana kadar eşlik etsin." David'e kısa bir bakış atmış ama ben bu bakışla bile ben gittikten sonra nelerin olabiliceğinin fragmanını görmüştüm bile. "Ben sonra yanına geleceğim. İçki sözüm vardı nasıl olsa." Son dediğine gülümsemiş başımı sallayarak gitmek için yeltenecekken bileğimden tutup yanağıma tüt kadar hafif bir öpücük bırakmıştı.


Yanaklarımın kızardığını hissederken orda daha fazla durmayarak kapıya yöneldim. Çıktığım gibi Hakan yanımda biterken beraber asansöre binmiştik. "Ne zamandır Karan'ın yanındasın?" Onunla konuşmama şaşırmış gibi bir hali vardı korumalarla pek hatta hiç konuşmazdım.

"Nerdeyse beş yıl oldu efendim." Merak ettiğim bir kaç soruyu sormanın bir sakıncası olmayacağını düşünerek "David diye birini tanıyor musun?"

Hakan'ın kaşları çatılırken "Karan Bey'in düşmanlarından biridir size bir şey mi yaptı efendim." Hakan'ın da bakışları Karan'ın ki gibi olurken hızla cevaplarım. "Hayır sadece masamıza geldi ondan merak ettim." Hakan beni başıyla onayladığında asansörün kapısı açılmış geçmem için bekliyordu.

Odamın önüne kadar bana eşlik ettiğinde teşekkür ederek kapıyı kapattım. Derin bir nefes alarak topukluları ayağımdan fırlattım. Üstümü de değiştircekken Karan'ın tekrar geliceğini hatırladım. Elbiseyle beni beğenmişti bu yüzden çıkarmak istemiyordum.

Camın önünde ki koltuğa yayılırken görünen manzaraya baktım.


Karan'ın elimi tutuşu aklıma gelirken  yüzümde aptal bir gülümseme oldu. Yüzümde ki makyajdan da rahatsız olurken Derya'ın yanında getirdiği ve bana bıraktı makyaj temizleme suyunu alıp yüzümde ki makyajı çıkardım.

Tekrar koltuğa gidip oturucakken çalan kapıyla oraya yöneldim.

Açtığımda karşımda kapının yanına yaslanmış gömleğinin bir kaç düğmesi açık saçları dağılmış bir adet Karan'la karşılaştım.  Elinde tuttuğu içki şişesini sallayarak bana gösterdi.

"Biliyor musun sarhoş halini çok merak ediyorum."

...


Umarım beğenmişsinizdir.

Fikir ve düşünceleriniz?

Oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Karan?

Duru?

UMUDUMSUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin