Bölüm 23

5.7K 347 5
                                    

Paris’e inecekleri sırada Alex bordo diz üstü, kısa kollu bir elbiseyle odadan –Alice’e bol bol küfrederek- çıkmıştı. Saçlarını serbest bırakmış, koyu kahve dalgaları belinin üzerine dökülüyordu. Koltuğunda şu an Samir oturuyordu ve durumdan hiç de hoşnut olmayan John kaşlarını çatmış dışarı bakıyordu.

-Günaydın, Bayan Daniella.

Alex zoraki gülümseyerek John’un yanına yerleşip derin bir nefes aldı. Hasan’ın garip bir hükmedici tarafı vardı ve bundan hoşlanmıyordu. Kemerini bağladı ve gözlerini kapayıp korkusunun midesinden yükselmemesi için derin nefesler aldı.

Oliver Alex’i öfkeyle izliyordu. Ona sürekli zampara gözüyle bakmasından nefret ediyordu. Ona ne zaman yaklaşsa aşırı bir şekilde ters tepki veriyordu. Halbuki onu öptüğünde tepkileri, nefesleri ve inlemeleri davetkardı, onunla uyandığı sabah da oldukça yakınlardı. Kafasını gerçekten bu kızla bozmuştu. Helen aklına hiç gelmiyordu, uzun zamandır. Defalarca evine gelmiş, barışmaları için türlü organizasyonlar yapmıştı ama Oliver’ın ilgisi işinden başka bir şeye çekememişti. Oliver sıkıntıyla iç geçirip gözlerini sıkı sıkı kapatmış olan Alex’ten ayırıp elindeki belgelere döndü.

Nihayet Paris’ten son aktarmalarını yaptıklarında Alex’in midesi uçakla bir alakası olmayan biçimde kasılıyordu. Hırsızlar grubu Dubai’e varmışlar, hazırlıklarını tamamlıyorlardı. Oteldeki bütün odaları tek tek gözden geçiriyor, güvenlik konusunda en ufak bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde onu karşılamaya hazır hale getiriyorlardı. Hepsinin gizlemek istediği bir kimlik vardı ve nefes aldıkları sürece de korumak istemeleri çok da aşırı bir şey değildi.

İhale programı henüz açıklanmamıştı ama Alex’in elinde şimdiden birkaç kopya etkinlik günlüğü vardı. Uçağa binmeden kısa süre önce teklif kutusunun bulunduğu odanın otelde olmadığını keşfetmişlerdi. Bunun üzerine yarım saatlik bir uğraş sonucu sisteme girmişti. Vakti çok dar olmasa biraz keşif yapabilirdi ama Oliver huzursuzca yerinden kalkıp odadan avukatlarla çıkınca mecburen o da hemen arkasından takip etmişti. İlk iki saat boyunca kendini beğenmiş avukatların kucağına bıraktığı belgeleri özenle incelemiş, yanlışları kırmızı kalemle işaretleyip yapılması gerekenleri yanlarına not düşmüştü. Nina’ya belgeleri uzattığında akşam yemeği servisi başlamak üzereydi. Alex midesinin guruldamasıyla ne kadar acıktığını fark etse de tek lokma dahi ağzına atmayacağına dair yemin etti. Kafası işiyle o kadar meşguldü ki Hasan’ın tekrar yanlarına geldiğini fark etmeden yanındaki koltuğa ilişti. Ajandasını çıkarıp ufak ufak notlar yazmaya başladı.

-İşin başından aşkın gibi?

Alex Hasan’ın sesini duyunca şaşkınlıkla kafasını kaldırdı. Cidden bu kadar kopmuş muydu? Başıyla onaylayıp tekrar ajandasına döndü ama Hasan’da eğilmiş onun yazdığı satırlara bakıyordu.

-Sakıncası yoksa…” Alex korumacı bir tavırla ajandasını iyice kucağına çekti. Evet, çocukça davranıyor olabilirdi ama bu tip meraklı gözlerden hoşlanmıyordu. Hasan parlak bir gülümsemeyle arkasına yaslandı.

-Pek konuşmaz mısın?

-Gereksiz konuşmam.” Alex başını kaldırmadan cevabı yapıştırmıştı. Hazırlanan belgelerde canını sıkan bir ayrıntıyı unutmamak için defterine yazdı ve birkaç kez üzerinden geçti.

-Dubai’i seveceksin.

-Öyle mi?” Alex’in baştan savma cevapları adamı daha çok teşvik ediyordu. Hasan’ın parmağını şıklattığında önünde diz çöken kadınlardan çok onunla mecbur kalmadıkça konuşmayan bu kız memnun ediyordu.

-Birlikte gezebiliriz.

Alex kafasını kaldırıp bir an Hasan’la göz göze geldi. Adam bu kızdan etkilenmişti. Makamını, mevkiisini zerre kadar umursamıyor, ilk karşılaştıkları gibi davranmaya devam ediyordu. Soğuk, dokunulmaz, erişilmez. Oliver’la samimiyetini kıskanıyordu, onunlayken bambaşka biri olmasını düpedüz kıskanıyordu. Öfkeli halinin gizlediği korumacı tavrı kıskanıyordu. O gün Oliver’ı ofisinden apar topar çıkarken gözü sadece onu görüyor gibiydi. Hasan bir kadının kendisini böyle önemsemesini isterdi.

FİRARİ DUVAKWhere stories live. Discover now