Bölüm 28

110K 6.2K 6.4K
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar

İzel'in instagramda ilk açılan yazardan onaylı parodi hesabı @izellsarca

***

Bugün 2 Temmuz akşamıydı.

Yani birkaç saat sonra doğum günümdü..

Öyle kutlamalı organizasyonlardan falan hoşlanmazdım, herkes de bunu bildiği için kimse böyle bir şeye kalkışmıyordu.

Yirmi altı yaşına giriyordum. Vay be!

Evimin salonunda elimdeki domates çorbası ve ayranla beraber sinema ünitesinden film izliyordum. Minnoş bebeklerimi özlemiştim, köpeklerim iki haftadır falan eğitimdelerdi. Sanırım bir hafta daha kalıp dönecekelerdi.

Ayranımdan büyük bir yudum daha alırken kapının çalmasıyla bakışlarımı geniş ekrandan çektim. Berşan gelmiş olabilirdi.

Bardağımı da çorbanın durduğu sehpaya bırakarak ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerlemeye başladım. O esnada zile bir kez daha basılmıştı. Söylene söylene birkaç adım daha atarak kapı kolunu indirdim, kapıyı açtığımda gördüğüm şey ise sadece karanlıktı.

Kimse yoktu?

Biraz eğilerek bahçeme bakındım ancak hiç bir kıpırtı görünmüyordu. Tam kapıyı geri kapatmaya karar vermişken yerde gördüğüm şeyle kaşlarımı çattım. Kapımın hemen önüne büyük kurdeleli bir kutu bırakılmıştı. Birisi doğum günüm için hediye yollamıştı sanırım. Berşan gerilim yaratmaya çalışıyor olabilir miydi? Severdi böyle şeyleri.

Daha fazla eşikte oyalanmadan eğildim ve kutuyu kucağıma aldım. Amma da ağırdı!

Kapıyı ayağımla kapattıktan sonra salona geri girerek ışığı açtım ve kutuyu büyük masanın üzerine koydum. Berşan'dan olmayadabilirdi ve kötü bir sürprizle de karşılaşabilirdim. Yüzlece düşmanı olan biri olarak gece yarısı evime gelen kutuyu tedbirsizce direkt açacak kadar salak değildim.

Bomba?

Kutuyu dikkatlice inceledim ve kenarlarına dokunarak içindekini anlamaya çalıştım. Bomba olamazdı, o kadar hafif değildi. Ki zaten bomba olsa ince bir cızırtı sesinin duyulması gerekliydi, kablo falan da yoktu. Bomba değilse çıkan şey o kadar sıkıntı yaratmazdı.

Elimi kutunun üzerine götürdüm ve kırmızı kurdeleyi çözdüm. Kapağın kenarını hafifçe kaldırdırdım ve bekledim. Bir şey olmamasıyla oyalanmamaya karar vererek kutunun kapağını kaldırdım.

Aynı anda kapağın elimden fırlayarak yere düşmesi de bir olmuştu.

Geriye doğru bir adım atarken çığlığımı bastırmak istercesine elimi ağzıma kapatmıştım.

Siktir, siktir, siktir!

Gördüğüm şeyle kısa bir an yutkunamazken göğsümü delecekmiş gibi atan kalbimin sesini neredeyse duyabiliyordum.

Derin bir nefes alarak kutuya yaklaştım ve üzerindeki küçük beyaz kağıda baktım. Kağıdın bazı kısımları kan olmuştu.

Kan, Carl'ın kanı..

Kutunun içindeki Carl'ın kellesinin kanı..

Vücudundan ayrılmış başının.

Titrememesi için çaba sarfettiğim parmaklarımı uzatarak küçük kağıdı elime aldım. Bunu yapanın tahmin ettiğim kişi olmamasını diliyordum. Gözlerimi mavi tükenmez kalemle yazılmış el yazısında gezdirken bedenim kaskatıydı.

Ateşten Buz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin