Sokak

44K 413 387
                                    

Yeni bir hikaye.. Age play olucak. İyi okumalar 🍷

Vote sınırı -10

"Yalnızca 1 hafta paramı ödemedim !"
Karşımdaki pansiyon görevlisi beni umursamadan içeri gitti.

"Aman! Yıkık ve sikik pansiyonuna kaldık sanki"

Eski bavulumu sürükleyerek pansiyondan dışarı çıktım. Lanet olsun sokakta kalmıştım.

Eski sokaklardan ilerliyordum. Kar yağıyordu. Huzurlu ve sessiz bir sokaktı. Ama bu soğukta üstünüzde t-shirt ve hırkaylaysanız hiç de huzurlu ve sessiz olmuyordu...

Ara sokaklardan yürüyordum. Nereye gidecektim? Ne yapacaktım? Hiçbir fikrim yoktu.

Artık ana caddeye geldiğimde etrafa bakındım. Elimi cebime attım.

"20 dolar. Yeter gibi"

Ev tutmaya değil ama bir bardak bira içmeye yeterdi. Ana caddede herhangi bir bara girdim. Şahsen dışarıya vuran kırmızı ışıkları beni cezbetmişti...

İçeri girdiğimde dışarı kadar gelen şarkı şimdi daha baskındı. İçerisi cidden mükemmeldi. Umarım bu mekanda bira pahalı değildir diye düşündüm...

Çalıştığım birkaç haftalık işler vardı. Onlar bile zorla alıyordu. 16,5 yaşında bir kızı kim işe alırdı ki. Hatta 17...

Bar kısmına doğru ilerledim. Bar taburelerinden bir tanesine oturdum.
Üstüme yağan karlar erimiş artık su olmuştu.

"Ben bir bardak bira alabilir miyim?"

Söylediğim şeyle barmen bana döndü. Ovv bu çocuk baya yakışıklıydı...

"Peki küçük hanım. Ancak kaç yaşındasın bakalım?"

Bunu hep gördüğüm barmenlerden ayıran şey görüntüsü ve diksiyonuydu.

"17 ama şey ben daha önceden de içiyordum. Lütfen"

Sıkıntıyla nefes aldı.
"Burada kurallar var bebeğim. Patronla konuşmak ister misin? "

Şuan olay çıkartmayıp burdan çıkabilirdim ama patronla konuşmanın daha büyük yararı olacağını hissettim. Belki garsonluk yapardım.

"Evet,lütfen" Barmen kafa salladı ve bar kısmından çıkıp biryere doğru gitti. Birkaç dakika sonra geri geldi.

"Gel bakalım prenses "
İltifatına gülümseyip önden ilerledim. Arkamdan geliyordu.

Uzun bir koridora girdik. Koridor kırmızıydı ve çok ilgimi çekmişti.

Bir kapının önünde durduk. Kapı deriydi.   Barmen kapıyı birkaç kere tıklattı ve daha sonra gitti. Yalnız kalmıştım.

Kapıyı açıp içeri girdim. Oda kelimenin tam anlamıyla müthişti.

Masada oturan adam bana doğru döndü.

Yaşlıydı. Ve ve çok çirkindi. Şahsen öyleydi...

"Hoşgeldin "
"Hoşbulduk efendim"
Oturmam için eliyle masanın önündeki koltuğu işaret etti. Hemen oturdum.

"Söyle  bakalım prenses. Neden bu saatte buralardasın? Yaşın küçük diye soruyorum."

Derin bir nefes aldım. "Efendim ben sizden iş istemek istiyorum"

Bir an kaşları çatılsa da sonra devam et dercesine kafasını salladı.

"Durumum yok. Ne iş olursa yaparım."

Adam tam tekrar konuşacaktı ki kapı çarpılarak açıldı.

"Donald! Ne demek baby girl yok?!"

İçeriye giren adam baya yakışıklıydı. Barmenden bile yakışıklı. Ve üstündeki marka kıyafetlerden her ihtimal zengin olduğu anlaşılıyordu.

Yaşlı olan adının Donald olduğunu öğrendiğim adam yutkundu. Sonra gözü bana kaydı ve gülümseyerek konuştu.

"Var. Son bir tane var. İşte bu kız. Beğendiysen senindir Johnson"

Yakışıklı adam gözleri bendeyken konuştu.

"Oldukça"

Oy vermeyi unutmayın...🍷

Snow ~+18~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin