KARANLIKTAN AYDINLIĞA

1.3K 137 46
                                    

Annemle babamın, yağmurlu bir günde yaptıkları kavga benim hayatımın dönüm noktası oldu.

Yoldan çıkan araba, cam kırılma sesleri, benzin kokusuna karışan yanık lastik kokusu ve derin bir karanlık. Öyle bir karanlık ki asla ışık yok.

Yıllarım bu karanlık içerisinde geçerken, yan komşumuzun benimle yaşıt kızı Gülay hayata beni bağlayan tek kişi oldu. 10 yaşında hayata tutunmaya çalışıyordum ve Gülay beni hiç yalnız bırakmıyordu.

Okulda yaşadıklarını, gökyüzünü, güneşi hep onun sesiyle hatırladım. Yavaş yavaş beynim gerçek görüntüleri silerken ben onun sesiyle, güneşin rengini, denizi, çiçekleri ve ağaçları hatırlamaya devam ettim. Onun sesi bana siyahtan başka renkler olduğunu hatırlatıyordu.

Gözlerimin yerini alan kulaklarım ayak seslerini neredeyse apartman kapısından duyuyordu. Eve girer girmez de kokusu burnuma doluyordu.

Yıllar bana göre yavaş yavaş geçse de onun için çok hızlı geçmişti. İlk aşkını duyduğum zaman kalbime bir bıçak saplanmıştı sanki. Aradan çok değil beş gün geçtikten sonra;

— Aslında aşk değilmiş Tolga sadece öyle olduğunu zannetmişim. Beni dinlemeyi bile bilmeyen birine aşık olduğumu nasıl zannettim acaba demişti, 13 yaşın verdiği heyecanla.

O yaz gözlerimden bile daha acı bir haberle sarsıldım. Taşınıyorlardı. Babasını yurtdışındaki şubeye müdür olarak atamışlardı. Gitti. Önceleri mektuplaştık. İtiraf ediyorum, kör alfabesini benden daha iyi yazıyordu. Sonra sesli mesajlar ve telefonlarla haberleştik.

Bu arada onlar gittikten birkaç yıl sonra benim şiddetli baş ağrılarım başladı. Öyle ki artık neredeyse ölmek istiyordum.

Annemle babam beni hemen doktora götürdüler. Görmeme engel olan aslında sinirlerimdeki tahribat değil, göz sinirlerime yakın olan iyi huylu bir kitleymiş. Doktor "Acil ameliyat", dedi.

Yıllar önce kazada gözden kaçan kitle zamanla daha büyümüş ve göz sinirlerime daha fazla baskı yaparak, baş ağrılarıma sebep olmuştu.

Riskli olduğu kadar, zor bir ameliyattı. Beni ben yapan şeyleri unutabilirdim. Belki de geçmişi hiç hatırlayamayabilirdim. Konuşma yetimi kaybedebilir, hatta bir daha asla konuşamayabilirdim.

Acabalarla girdiğim ameliyattan, gözlerim açılmış ama hafızam silinmiş olarak çıktım. Anne ve babamı bile hatırlamıyordum. Hatta adımı.

Annem gözlerim tekrar açıldığı için o kadar mutlu olmuştu ki hafızama takılmadı bile. Sabırla bana yeniden her şeyi öğretti. İyileşmeye başlayınca, öğretmenlerin birisi geldi, birisi gitti. Eğitim hayatıma zor da olsa yeniden adapte oldum. Hatta yaşıtlarından birkaç sene geç de olsa üniversitesiyi bile bitirmeyi başardım.

Bu arada beynin çok komplike bir organ olduğunu anladım. Annemin demesine göre, ameliyattan önce İngilizceyi bile zar zor öğrenmişim. Ameliyattan sonra ise değişik bir şekilde yabancı dillere ilgi duymaya başlamıştım. Tüm tetkiklerim yapıldıktan ve doktorumun "Seni uzunca bir süre görmek istemiyorum" demesinden sonra Almancamı ilerletmek için Almanya'ya gitmeye karar verdim. Öyle ya artık 23 yaşında koskoca adam olmuştum. Ayaklarımın üzerinde durma zamanım gelmişti.

Annem zor da olsa gitmemi kabul etti. Babam bana orada küçük bir oda ve dil okul ayarladı. Bu arada geçmişe dair pek çok şeyi hala hatırlayamıyordum. Annemin bana öğrettikleriyle yetiniyordum.

Baktığım albümler, seyrettiğim videolar bana duygusal anlamda hiçbir şey ifade etmiyordu. Zaten kazadan sonrasına ait resim ve video yoktu. Sadece görme yetimi kaybettikten sonra gittiğim özel okulda öğretmenlerimle beraber çekilmiş, birkaç tane karne hatıram vardı, o kadar.

KARANLIKTAN AYDINLIĞAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin