Ben Asenath. Prens Seth'in biricik hizmetkarı. Bir Firavun olduğunda, uğruma kendi kız kardeşini öldürdü.
Ben Asenath. Canı beş para etmez bir köleyken, Mısır'ın Kraliçesi olan Asenath.
&
Binlerce yılın sonunda lahiti ilk kez aralayan kişi olma ş...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Merhaba arkadaşlar 💕 lütfen vote vermeyi ve yorumlarınızla kitabımızı desteklemeyi unutmayın❤️ umarım bu bölümü de seversiniz 🦋
Sizi diğer hikayelerime de bekliyorum ✨🤗
Adom'un hala elinde olan oku parmaklarının arasından alarak yanımdaki askerin avcuna bıraktım ve onun omuzlarına dokunarak bana bakmasını sağladım. Gözlerimdeki bakış minnettardı, fakat daha fazlasını yapmasını istemiyordum. Sözlerini yerine getirecek sadakate sahip olduğundan haberdardım, ama Ra'nın ölümü hiçbir zaman istediğim şey olmamıştı.
Adom yakıcı bakışlarını Ra'dan ayırarak bana çevirdi ve yutkunduktan sonra geriye çekildi. Onun yerini başka bir asker aldığında kollarımı göğsümün önünde bağlayarak gözlerimi kıstım. Ra bacağına saplanan okun ucunu en kısa kalacak şekilde kırdı. Artık çığlık atmasa da dişlerini kıracak kadar sıktığını biliyordum. Onun acısından zevk alıyor değildim, en nihayetinde onunla arkadaş olmayı dilediğim zamanlar da olmuştu aramızda.
"Ra." sesimdeki güçlü ton, Ra'yı bana bakmaya mecbur bıraktı "Taht, senin hakkın değildi. Hiçbir zaman olmadı." Derin bir nefes alırken omuzlarım daha da havaya kalktı ve bakışlarımı onun renkli gözlerine daha büyük bir kanla diktim "Eğer bunu hakkın olan şekilde yapmaya kalkışsaydın, senin karşında olmazdım. Ordusuyla birlikte savaşa giden bir Veliahtın arkasından iş çevirdin, bu en hainlerin yapacağı iş bile değil."
Ra gülümseyerek baktı yüzüme "Tahta nasıl geçtiğin değil önemli olan, orada ne kadar uzun süre kalacağındır."
"Senin süren de-" dedim kısık bir sesle "Bu kadarmış Ra."
Ra'nın muhafızlarından olduğunu tahmin ettiğim bir grup asker onun yanındaki yerlerini aldığında gülümsemem yüzüme yayıldı. Dudaklarımdaki gülüşün sebebi, karşımdaki insanların kazanılması imkansız bir savaşa girmiş olmaları değildi yalnızca, kadere de karşı geliyor olmalarıydı. Bunun farkında değillerdi, ama neyse ki ben buradaydım ve onlara kimin tarafında yer almaları gerektiğini en açık şekliyle öğretebilecek güce sahiptim.
Ra askerlerinden birinden güç alarak ayağa kalktı, bacağına saplanan oku umursuyor gibi görünmüyordu ve gelebilecek ikinci oku da. Adom'a karşı onu savunmuş olmam -ki durum tamamen böyle olmasa da- ona güç vermiş olmalıydı karşımda durması için.
"Beni öldüremezsin Asenath." dediğinde, gözlerindeki ifade bana yabancı geldi. Bunu ikimiz de biliyorduk, onu öldüremeyeceğimi. Bunu tercih etmeyeceğimi. Fakat nereye kadar? Ve fikrimi değiştiremeyeceğimi ona kim söylemişti? Onunla hiçbir bağımız olmamasına karşın nasıl böylesine gururla çıkabiliyordu karşıma?