3. Bölüm

326 58 36
                                    


#Bu bölümü hikayelerimde desteklerini esirgemeyen sukunettekelimeler 'e ithaf etmek istiyorum. Keyifli okumalar, huzurlu günler :')
-sör karpuz #

Çiçekli Pencere

3. Bölüm


İnsan çamaşır katlarken ne çok şey düşünüyor.

Mesela dünyayı kurtarmak. Küçükken dünyayı kurtarma isteğimde son derece kararlıydım ama neyden kurtarmak? Bunun hakkında bir fikrim yoktu.

Annem de, sen kendini kurtar der gülerdi, kendi evini kurtar: Bir evden başlar her şey.

Sen çamaşırları düzgün katlar ve çocuklarını düzgün yetiştirirsen onlar da etrafını ve çocuklarını çift çizgi olmaktan kurtarabilir belki. İhtimal gibi görünse de kuvvetli.

Hiç değilse, o kadar iyi olmak ki kötüler kadar güçlü olmak. O kadar iyi olmak ki dünyadaki iyileri kurtarmak. Ne demişti o cesur Filistinli kız işgalci kuvvetlere? 'Aklına kazı!' demişti, 'Bu sokak, nefes aldığın bu hava, bulutlar ve gökyüzü bize ait!'

Hiç değilse Filistinli çocukları üzmemek.

"... İşte ben de dedim ki Çiçek kızımız da dua etsin bizim haytaya. Onun kalbi temizdir, ihlaslıdır. Duaları kabul olur."

Güldüm istemeden. Alt komşumuz beni çok severdi, hakkımdaki düşünceleri de benden güzeldi o yüzden.

"Keşke Saime teyze. Kalbimi açıp baksan pişman olursun belki."

Aslına bakarsanız benim de otokontrol sistemim var. Ancak ben bilinçli olarak kendisini devre dışı tutuyorum. Eğer karşımdaki insanı incitmiyorsa neden düşündüklerimi söylemeyeyim?

"Biliyorum ben biliyorum."

Tatlı tatlı gülümsüyordu beni ne çetin bir durumda bıraktığından habersiz. Güvenmek ne kadar zorsa güvenilen biri olmak iki kat daha zordur, layık olmanız gereken güzellikler iki kat artmış demektir.

Akşam babam geldiğinde her zamanki gibi kapıda karşıladım, karşılamazsam ya kızar ya darılır. Biraz saygısızlık biraz sevgisizlik addeder. Bir de mükemmeliyetçidir tabii, o da var. Eve girdiği andan itibaren bir padişah gibidir.

Babam televizyon izler, annem el işi yaparken ben de onlara meyve verdim. Sonra da kaçtım yine. Çiçekli penceremin ne zaman açılacağı belli olmazdı.

Kalemleri kağıtları hazırladım, minderime çöktüm. Küçük sehpa önümde, beklemeye başladım. Daha dikkatli bakmaya söz verdim kendime, diğer insanlara olduğu gibi değil, gerçekten bakmak. Görmek.

Gözlerim uykudan kapanana kadar bekledim. Gelmedi. Işığı açıktı ama cam açılmadı. Gelmediği gecelerin ilkiydi.

Sonraki üç gün hep aynı saatlerde aynı yerde bekledim. Açılmadı cam. Hava sıcak olmadığı için de hiç şansım yoktu, yanlışlıkla bile açılmıyordu. Gündüzleri bazen bir kadın kolu açıyordu, havalandırıyordu odayı, o kadar.

Saime teyze bir yönden haklı çıkmıştı galiba, sigarayı bıraksın diye ettiğim dua kabul olmuştu. Şimdi de onu görememek cezasına ben çarptırılıyordum. Keşke sigara böyle kötü bir şey olmasaydı.

"Yarın seni bulacağım."

Yarın, oturduğu evi saptamam gerekiyordu. Böyle olmayacaktı. Onu rahatsız etmek de istemezdim. Ama görmem gerekiyordu ve bunda alabildiğine kararlıydım.

Kalemlerim, fırçalarım bana küsmüş gibiydi. Bir şeyler çizmek, boyamak istemiyordum kaç gündür. Onu bulursam tekrar canlanacaktı renkler, biliyordum.

Abarttığımı mı düşünüyorsunuz?

Evet. Abarttığımın bilincindeyim. Ama ben güzel hisleri abartmayı severim.

En yakın arkadaşımı seçtiğimde 7 yaşındaydım. Resim yapmakla huzur bulduğumu 8 yaşımda keşfettim ve tüm hayatımı buna göre şekillendirdim. İşsiz bir üniversite mezunu ancak hayallerini çizen bir ressamım. Başarı mı? Bunu kim belirler ki? Mutlu olmayı başarmak çok büyük iştir.

Bulmak zordur, ama bulduğunu kaybetmeye dayanmak daha zordur, demişti biri. Ben bulmakta inat ediyordum.


🍉🍉🍉

Bu akşam zulüm altında nefes almaya çalışan Filistinli ve Doğu Türkistanlı kardeşlerimize dua etmeyi unutmayalımm. Hepinizi seviyorum çok.

Çiçekli Pencere Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin