J's-9

126 8 0
                                    

Multimedia'da mini bir çalışma var hikayenin kızlarını görün istedim :)

Playlist: Taylor Swift- Back to December

Hafızası beni tüm karanlığı ile içine çekerken düşünceleri gözümün önüne geldi.

Tanrım! Bir dakika... bunlar... bunlar Mike Jason'a ait anılardı.
"Birliği bulduk."
"Umrumda değil." Mike, Blake'in söylediklerini duymamışcasına devam ediyordu.
"Miami'nin çıkışına doğru olan bir kasabadalar." Blake bir anda hiddetlenmişti. Düşünceleri adeta anıyı birebir yaşatıyordu.
"Sana umrumda değil, dedim!"
"Eğer Martin Bresla Lisesi'ne gidebilirsen... umuyorum ki onları bulman daha kolay olacaktır."
"Ah! Lanet olsun beni duymuyor musun?"

"Lily, Sandra ve Leo ile birlikte şu işi bitirin."
"Oraya gitmeyeceğim."
"Sana seçim şansı tanıdığımı sanmıyorum."
"Adı... Isaac Reed. Onunla birlikte yanında bir kaç kişi de var. Josheline Bradd ve Amy Howard'da onlardan."
Blake'in dişlerini sıktığını hissedebiliyordum.
"Bunu önemsemiyorum." Mike çenesini seğirdi ve huzla Blake'a yaklaşıp boğazını sıktı.
"Önemsemek zorundasın. Onlar babamızı öldürdü. Bu...affedilemez."
"Kovulmuş olmaları bunu yaptıkları anlamına gelmez."
"Emin misin? Ama sana söyleyeyim; Isaac Reed babamızın öldürüldüğü hafta bir avcıyı öldürmekten neredeyse idam cezasına mahkum bırakılıyormuş."
"Onların... işini bitir."

Blake'in bir zamanlarki anısına dair olan düşünceleri kafamın içinde yankılanırken gözlerini kısarak ve kaşlarını çatarak bana baktı.

"Sen... ne yaptın!"

Kaşlarımı kaldırdım ve kafamı yana eğerek 'Kısasa kısas' bakışı attım.

Ne düşündüğünü biliyordu. Aklından geçen şey beni veya... Isaac'i, hatta Amy'i öldürmekti.

Başımı yukarı kaldırıp hızla omzuna geçirerek önünden gidecektim ki kolumu tuttu.

"Bırak beni lanet olasıca!"

Bağırdığımı duyanlar olsa bile aldırmıyorlardı. Kısık bir sesle konuştu.

"Josh, üzgünüm. "

"Ne için? Bana yalan söylerken, 'iyi çocuk' numaraları yaparken bile aklından beni öldürmek geçiyormuş. Ama ne biliyor musun? Arkadaşlarımı öldürmene izin vermeyeceğim."

Dişlerini sıktı.

"Okuduğun şeylerin anlamını kavrayabildiğinden emin misin? Çünkü ben öyle düşünmüyorum. Evet, Mike sizi öldürmemi istedi ama ona itiraz ettim. Bunu... sen de biliyorsun."

Derin bir nefes verdim. Şuan hiçbir şey düşünmemeye kendimi odaklanmıştım ve ona bakınca onun da aynı şeyleri yaptığını gördüm.

Ah! Haydi ama!

Ses tonumu sakinleştirdim ve konuştum.

"Evet, neyseki." Kolumu bıraktığı sırada bakışlarımı ondan kaçırdım.

"Bana güvenmiyorsun." Yüzüne tekrar baktığımda ifadesizdi.

Ben de ifadesiz bir surata büründüm ve en soğuk ses tonumu kullandım.

"Bunu bilemezsin."

"Bana güvenmiyorsun lanet olsun ki!" Ellerini saçlarının arasına geçirdi.

Ah! Tanrım, bu da neydi böyle. Kesinlikle dengesizdi.

"Hey! Sakin ol." Saçlarına geçirdiği ellerini oradan uzaklaştırmak için kollarını tuttum ama aynı hızla geri çekti.

"Üzgünüm, gitmeliyim." Ses tonu şimdi düzelmiş, sakinleşmişti.

Jason'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin