BÖLÜM 27 "GÜRCİSTAN"

132K 10.7K 10.3K
                                    

Herkese merhaba, bütün gece bu bölümü yazdım, yorgunluktan ölmek üzereyim, uzun bir bölüm oldu, oy vererek ve bol bol satır içi yorum yaparak destek olmayı lütfen unutmayın <3 

Keyifli okumalar <3 

Instagram: hikayelerindeyasar        Twitter: lalmaglup


BÖLÜM 27 "GÜRCİSTAN"

Ali Keskiner'in bir anda hayatıma dahil olup babamla tanışmasından daha kötü bir şey varsa, o da babaannemle tanışmış olmasıydı.

Bütün geceyi bir otelde geçirmek zorunda kaldıktan sonra, sabah erkenden ifade vermek için karakola geçmiştik, dün evimizi basanlardan şikayetçi olurken onların da Ali'den şikayetçi olduklarını öğrenmiştik. Birinin bacağı, diğerinin kolu kırılmıştı, üçüncüsünün durumu daha ağırdı, hastanede müşahade altında tutuluyordu. Polis görevlileri meşru müdafaa olduğunu, Ali'nin bir ceza almayacağını söylemişlerdi. Bu nedenle içim rahatlarken, hemen ardından hastaneye geçmiştik, babamın durumu gayet iyi görünüyordu. Ali hastaneden taburcu işlemlerini hallederken ben de babaannemi aramıştım.

Babaannem Aydın'ın biraz dışında, ona dedemden kalan tek gözlü evinde yaşıyordu. Dünyanın en cimri insanlarından bir tanesiydi, dedemden ona pek çok şey kalmasına rağmen, ne kendi harcıyordu, ne de bir başkasına yardım etmeyi seviyordu. Bir süreliğine babamın durumunun kötü olduğunu, ben ev bakana kadar onda kalırsa sorun olup olmayacağını sorarken o kadar yarım ağız kabul etmişti ki, gidip gitmemek konusunda kararsız kalmıştım.

En sonunda Ali'de bizi bırakmak için ısrar edince buradaydık işte. Babam zorlukla yürüdüğü için Ali onu içeri taşarken, beyaz örgülü saçlarını toparlayıp kendine çeki düzen veren babaannem yanıma gelmişti.

"Bu oğlan kim kız?"

"Bir arkadaşım babaanne, okuldan."

"Ee, evlilik ne zamana?"

İri iri olmuş gözlerle babaanneme baktım. "Ne diyorsun babaanne, ne evliliği?"

"Bizimle tanıştırmaya getirmedin mi?"

"Hayır, ne tanıştırması? Babamın durumu için yardımcı olmak istedi sadece. Okuldan bir arkadaşım, bak sakın yanında yakışıksız yakışıksız konuşma."

"Aman iyi be, sen hiç bana çekmemişsin, çekseydin şimdiye takmıştın parmağına yüzüğü."

Babaannem söylene söylene eve girerken, derin bir nefes aldım ve sakinleşmeye çalıştım, umarım Ali'nin yanında pot kırmazdı. Zaten dünden beri içimdeki sıkıntıyı atabilmiş değildim, Ali bütün gece ben uyuyana kadar bana sımsıkı sarılmış olsa da, hâlâ huzursuzdum. Onu hayatıma bu şekilde dahil ettiğim için utanıyordum, onun bütün bunlardan sonra benim hakkımda ne düşündüğünü merak ediyordum.

Evden içeri girdiğimde babaannemin tek gözlü odasında babam ve Ali çoktan oturmuştu, babam karnını tutarak gözlerini kapamıştı. "Ee nasıl oldu bu?" diye sordu babaannem, oğlunun sırtının arkasına bir minder koyarken.

"Yok bir şey her zamanki şeyler, bu sefer paçayı çizdirmedik neyse ki." Babam gözleriyle Ali'yi işaret etti. "Aslan damat sağ olsun."

Utançtan gözlerim yanarken babaannemin gözleri Ali'ye çevrildi. "Oğlum hoş geldin."

Ali her zamanki mizacının aksine, gayet uslu ve efendi bir çocukmuş gibi başını salladı. "Hoş buldum efendim."

Ona şaşkın şaşkın bakarken, yeşil gözlerindeki muzip ifadeyle başını eğdi bana doğru. Gözlerimi devirdim.

MAĞLUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin