düşüme sinen bir adam var jungkook,

40 24 2
                                    

iki kasım,
1983.

"taehyung, üç gün kaldı gitmeme. senden ayrılmak epey zor olacak. yani, ne bileyim. alıştım her gece sohbetinle bu buz tutmuş yüreğimin ısınmasına. alıştım her gece, güzel geceler dilemene." başını aşağı eğdi, yoongi. gözlerini yerden kaldırmadan, kısık bir sesle "taehyung, ben sana alıştım." dedi.

taehyung yutkundu. jungkook'tan bahsetmemişti yoongi'ye yüreğine bir sancı oturdu aniden. fakat, iki haftadır gözlerinin içine baktığı yoongi'yi kıramadı. gitmesini istemiyordu. bunun için kendini kınadı, lâkin istemiyordu. içine bir şeyler oturmuştu bu kısacık dönemde.

"ben de sana alıştım, yoongie. ne ede bilirim, bilemiyorum. gitmesen, olmaz değil mi?"

yoongi yutkundu. gecenin bir yarısı, küçük bir pencere kıyısına çökmüş sohbet ediyorlardı. çoğu zaman olduğu gibi.

"taehyung, buralarda olacağım. arada gelirim hem, görüşür müsün ki sen benle?"

“o ne lâf, elbet bir şekil görüşürüz. dostluğunu yitirmek istemem, yoongi."

kısa bir sessizlik çöktü. ikisi de yutkundu yine. âdeti bozmadan. sessizliği yoongi dağıttı aniden.

"taehyung, elini versene." diye mırıldandı.

taehyung çekindi. kaşlarını çattı. fakat ne edeceğini bilemediği için, elini yoongi'nin avuçlarına bıraktı. göğsü yerinden çıkacakmış gibi attı o an. elini hemen çekmek istedi, fakat yoongi elleri ile sahiplendi taehyung'un parmaklarını, taehyung içinde kıpırdayan hissin kurbanı gibi davrandı, tebessüm etti.

bir yıldızın eşiğinde, gecenin en kırgın döneminde, taehyung'un elleri, yoongi'nin ellerine birleşti.

gece çöktü. yoongi'nin göğüskafesi taehyung'un ellerine attı. jungkook bir ufuk vâkti, kendini taehyung'un parmaklarından astı.

jungkook, ayçiçeği için sakladığı taşı yangının ortasına atmışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin