merhabaa bolumde gecen sarkiyi, okurken dinlemeseniz bile eger hic duymadiysaniz nasil 1 sey oldugunu bilin diye koydum
👇🏻asagida ufak 1 surpriz var👇🏻
Kim Taehyung
Dışarıdan bakıldığında harika bir hayatım vardı; dünyalar güzeli Fransız annem, bolca param, parmaklarıma kazınmış yetenek, adımla diz çökecek insanlar ve dakikalarca sayabileceğim şeyler.
Harika bir hayatım vardı; babam, annemi aldatıp aşık olduğu kadını görememenin acısıyla gözlerim önümde intihar etmeseydi, beni yirmi yıldan fazla süre geçmiş olmasına rağmen hala devam eden krizlerin ortasına bırakmasaydı, annem nefes aldığım süre boyunca baskılarıyla beni delirtmeseydi, hayattan tüm ümidi kestiğim sıra tanışıp aşık olduğum çocuktan beni ayırmasaydı, arkamdan gizli kapaklı işler çevirip bir yıl boyunca eve kapatarak hayatımı zindana çevirmeseydi belki de herkesin imrendiği o hayata sahip olurdum.
"Kim Taehyung ne şanslı adam! Daha gencecik ama kariyerine bak."
Belki kurdukları bu cümleye de hak verebilirdim pek tabii ancak dedim ya, hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildi. Kariyerim iyi olabilirdi ama buraya ne zorluklarla geldiğimi bir ben biliyordum. Annem beni iyi yetiştirdiğini sansa da kendi derdine düşüp benimkileri görememişti. Aşık olduğum çocuğun gözlerine bir umutla bakıp beni anlamasını beklemiştim ama o anlamamıştı.
Arkamı döndüğüm sırada Jimin'in, ne olursa olsun Jeongguk'un yanında kalacağını biliyordum ama ben avuçlarımda tutmaya çalıştığım hatırlarımla ve aşkımla giderken yanımda kimse yoktu. Bir başıma geçirdiğim bir yılda kimse sormamıştı beni. Taehyung iyi mi, nerede, yaşıyor mu yoksa öldü mü? Belki Jeongguk'un aklındaydım ancak kırgın ve öfkeliydi bana. İçinde aşka dair bir şey kalmamış, yalnızca nefretini besliyordu.
Bir yıl içinde tükendiğimi hissettiğim tam dokuz seferde intihara kalkışmıştım ve ne komiktir ki, yanımda olmayan annem bir taraftan çıkıp kıyıdan döndürmüştü beni. Ona bunun için minnet duymuyordum zira hayata yeniden döndüğüm dokuz seferde de hiçbir şey iyiye gitmemişti.
Görmüyordu, yemin ederim ki Jeongguk olmadan nefes dahi alamadığımı görmüyordu. Biten evliliği ve benim çocukluğumun mahvoluşunun sorumlusunu Jeongguk olarak belirlemişti. 'Psikiyatrist' kelimesi bile onun içinde uyumakta olan bir şeyleri uyandırdığı için hiçbir destek almamıza izin vermiyordu ve ikimizi daha da çok dibe çektiğinin farkında değildi. Annemin tek derdi beni etrafımdaki her insandan, kötülüklerden, olaylardan ve dahasından korumaktı ancak bunu yaparken beni mahvetmişti.
Asırlarca cehennem ateşinde yansam bile böyle acı çekmezdim ben; sanki bir çift el hem boğazımı hem de kalbimi sıkıştırıyor ve nefesimi kesiyordu. Bir yandan okyanusta boğuluyormuşum gibi oluyordu ancak onlar yalnızca dinmek bilmeyen göz yaşlarımdı. Yanıyordum ama üşüyordum da; bebeğimin küçük kolları boynuma dolanmayacaksa, başını omzumda dinlendirmeyecekse hiçbir işe yaramayan bu et parçasını nasıl ısıtırdım? Veyahut ne diye vardı ki bedenim?
Jeongguk'umdan ayrı kalmanın acısını hiçbir kelimeyle tasvir edemezdim.
Şu an kollarım arasındaydı ancak öyle özlemiştim ki, hala içimdeki o yangını hissediyordum. Sarılmakla geçmiyordu, titreyen ellerim saçlarında ve sırtında gezinirken ona nasıl doyacağımı bilmiyordum. Özlemek bu, dokunmakla geçmiyordu.
Dakikalardır yaptığı gibi burnunu göğsüme sürterek dudaklarını boynuma çıkarttığında uzunca bir süre dinlendi orada, dudaklarını tenimden hiç ayırmadan öptü durdu. Burnunu sürtüp derince soluklandı sonra, eğer kendimi tutuyor olmasam oturduğumuz çimlere yığılacağımı bilseydi şunu yapmayı keserdi ancak o, ağlamaktan kızarmış ve biraz da şişmiş gözlerini bile açmadan yalnızca boynumda soluklanıyor ve ıslak dudaklarıyla tenimi öpüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
masterchef
FanfictionJeon Jeongguk MasterChef'e başvuru yaptığında jürilerden birinin, onu terk eden sevgilisi Kim Taehyung olduğunu bilmiyordu. slow update!