Eski

4.2K 212 2
                                    

Yaşlı dünyanın bile kaç yıl önce olduğunu hatırlamadığı kadar eski zamanlardı. Meditatio Vadisi bir efsane olmuştu. Şövalyeler,krallar,büyücüler,leydiler;köylüler ve hatta melekler bile bu efsanevi yeri arıyorlardı. Bazı insanlar inkar etse de hiçbir zaman tam olarak karşı çıkamadıkları bu yeri bulan kişinin dünyayı tamamen degistireceğine inaniyorlardı. Yıllarca aradılar. Ölümsüzlük için ,güzellik için ,para için ,dünyanın anlamını bulmak için... En sonunda masala dönüştü ve umutsuz yetişkinlerin çocukların hayal dünyasına bıraktıkları bir yer haline geldi. Vadiyi asla bulamadılar. Meleklerin neden aradığı ise tam bir gizemdi. Ve zaman geçti , vadi tamamen unutuldu. Masallar hafızalardan silindi ,efsane yok oldu. Kimse vadinin gerçekte ne işe yaradığını bilemedi. Varsayimlar ve hayallerin ötesine ise asla geçilemedi.

*******

Ağaçların ruhları olduğuna her zaman inanmışımdır. Rüzgarın ise sıkı dostları olduğunu hissederim hep. Belki Vadiyi ancak onlar sayesinde keşfedebilmemi açıklayacak daha mantikli bir sebep vardır. Ama benim dünyamda bazı şeyler biraz farklı.

Suyun sesini gökte süzülürken duymuştum. Yere yaklaştıkça ses artiyordu. Ancak görünürde bir şey yoktu. Kuru dallarin ve yaprakların üzerinde yürürken su sesinin nereden geldiğini kestirmeye çalışıyordum. Gölgemin yansıdığı ağacın gövdesine baktım. Arkamı döndüğümde kalan ağacın govdesinde bir farklılık vardı. Rengi ,biçimi ya da türü degil. Ağaç nefes alıyordu. Gözlerimi ovuşturdum. Ve elimi ona yasladım.

Ağacın soluklarini dinleyerek bir süre durdum. Ardından odaklandım. Ne amaçla orada olduğumu düşündüm. Sevdiğim adamı , meleği kurtarmak içindi herşey. Ne olursa olsun bunu ona zaten borçluydum. Kahverengi uzun gövdesi , devasa dallarında daha önce hiç görmediğim sekildeki yeşil ilginç yapraklariyla farkli olduğu ne kadar belli olsada aynı zamanda tüm ormana ayak uyduracak kadar benzer görünmeyi başarıyordu. Farklı olduğu kadar benzer... Bakmak ve görmek arasındaki fark gibi.

Artık hiçbir şeye şaşırmaz olmam gerekirken ben şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzereydim. Ağaç govdesini bicimsiz bir sekilde ikiye ayirdiginda ortaya cikan manzara aklimi basimdan almisti. Rüzgarın gücünden ve yansıyan ışıklardan dolayı gözlerimi alamamıştım. Kenarları kırık ,boguk gri renkli , soluk yeşil yosunlara sarılmış taş basamaklar, yere reverans yapan bulutlar ve kızıl yapraklı gökyüzü mavisi gövdeli ağaçların arkadaşlık yaptığı bana bu eşsiz yeri sunan ağacın binlerce küçük hali. Ve ortada mavi bir nehir... İnsanı hayran birakip etkisi altina alan ve asla çıkmamayı dileyecek güzellikte bir yer. Yavaş ve ürkek adımlarla taş basamağa adım attım. Nehire doğru ilerledim. Ben yürüdükçe ağaçlar beni izliyordu. Arkamdan baktıklarını bile hissediyordum. Nehire vardigimda ayak bileklerime kadar suya girdim ve hançeri çıkartıp elime fazla derin olmasa da kanımı akıtacak bir kesik açtım. Damlayan kan suyla buluştuğu zaman o gök mavisi değişmeye başladı. Su tamamen kızıllaşmış ve göğün renginide değiştirmeyi ihmal etmemişti. Ķızıllıklar içinde bana doğru esen rüzgardan tarafa bakmaya çalıştım. Rüzgarı yapan ağaçlardı onların soluğu bu çılgın rüzgarın yaratıcısıydı. Ve şimdi heyecanlanmış gibi bir halleri vardı. İşime odaklanarak hançeri suya soktum. Benim kanım ve Meditatio suyuyla yıkanan hançerdeki kalp atışlarını hissedene kadar bekledim. Daha sonra ayağa kalkıp son kez etrafıma baktım. Hayatımda gördüğüm en büyük mucize belkide buydu. Acaba dahası da gelecek miydi? Düşüncelere boğulmadan önce çabucak dışarı çıktım.
******
Eve geldiğimde artık soğuk kanlılığımdan geriye pek bir şey kalmamıştı. "Alex!" diye bağırarak yukarı koştum. Yatakta öylece yatıyordu. Gözleri kapalı ancak içeri çökmüş bir vaziyetteydi. Kızıl saçları tamamen darmandağınık olmuştu. "Geldim, geldim lanet melek uyan !"dedim. Ama ses yoktu. Nefes alıyor gibi görünmüyordu. Hala sıcaktı. Onu kısacık bir an ile kaçırmış olamazdım.
-HAYIR!!
Ve atan hançeri beklemeden onun kalbine sapladım.

LUCIFERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin