V.Bölüm | Sonun Başlangıcı

180 18 177
                                    

Bölüm Şarkısı: Aphelion - Jesper Kyd

Bölüm Şarkısı: Aphelion - Jesper Kyd

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BİRİNCİ KISIM - RUHLARIN SESSİZLİĞİ

Altın Han

Baskek/1218

Baskek soğuktu, ruhsuzdu ve yapayalnızdı. Altın Han Devleti'nin en kuzeyinde yer alan bu sınır şehri diğer şehirlere kıyasla daha az bir nüfusa, daha engebeli yollara ve çorak topraklara sahipti. Havası kuzeyli krallıklar gibi daha keskin ve fırtınalıydı. İlkbaharın başlamasına rağmen kuzey sınırında olan bu şehre henüz güneş doğmamıştı. Hoş, doğsa bile yüzünü bulutların ardına saklamayı tercih ederdi. Ne ışığını ne de ısısını sunmaktan bile uzak duran güneş sanki şehri lanetlemiş gibiydi. Artık güneşin bile Altın Han'a doğmadığının bir kanıtıydı bu havalar. Güneş bile tercihini yapmış ve kendine hizmet edenlerin yanında olmuştu.

İlay sabahın alaca karanlığını izlerken, aklını kurcalayan bir sürü soruyla da mücadele etmek zorundaydı. Annesi onları gönderdiğinden beri tek bir haber bile alamamışlardı. Babası saraya geri dönebilmiş miydi, kardeşi daha güvenli bir yere geçiş sağlayabilmiş miydi, bilmiyorlardı. Tek bildikleri burada güvende olduklarıydı ve halasının ne pahasına olursa olsun onları koruyacağıydı. 

Baskek şehrinin idaresi halası Alaca'ya ve onun kocası Ergün Alp'e aitti. Ergün Alp de diğer erkeklerle cenk etmeye gittiğinden beri şehrin ve kalenin idaresi Alaca Hanım'a kalmıştı. Kendi çocukları ve hane halkını koruyan Alaca, şehrini de en iyi şekilde korumaya almıştı. Sınır karakollarına askerlerini konumlandırmış ve şehrinin engebeli yolları sayesinde kendilerini bir çemberin içinde korumaya almışlardı.

Şehrin konumuna ve Alaca'nın bilgisine güvenen Hanım Selega da iki kızını buraya göndermişti. Oğlunun güvenliği için başka planları varken, büyük kızı ve damadını yanından ayırmamaya kararlıydı. Durum kötüleşirse şayet onları yaşatmak için de ikinci bir planı vardı.

İlay günün ağarmasıyla üzerini değiştirmiş ve küçük kalenin yemek salonuna teşrif etmişti. Aile üyelerinin hepsini masanın etrafında yerlerini çoktan almış ve kendi aralarında hararetli bir sohbete dalmış halde buldu. Merakla kuzenlerine ve halasına bakarken kendisine ayrılan köşede yerini almıştı. 

Genelde sarayda bile yer sofraları rağbet görürdü, ancak bu kalede kuzey etkileri görmek mümkündü. Masa kültürü Narthiard ve diğer sınır komşusu olan Izraes'ten gelmekteydi. Süslü sandalyeler ve kumaş kaplı koltuklar hem gösterişli hem de kullanışlıydı. Divan kültürünü benimseyen İlay, ilk günlerde bunu yadırgasa da kısa sürede alışmıştı. Yemeklerdeki kuzey etkilerini bile yadırgamıyordu. Hatta bu etkiye sahip yemeklerden hoşlanmaya başladığını bile söyleyebilirdi.

Ablasının önündeki ekmekten bir parça koparan İlay'ın bakışları kuzenleri ve halası arasında adeta mekik dokuyordu. Tartışma konuları şu anki gidişat üzerineydi ve kuzenlerine göre savaş çoktan kaybedilmişti. Dost olan krallıklardan geçiş hakkı istenmeli ve bir an önce Baskek terk edilmeliydi ama halası öyle düşünmüyordu. Bir haber gelene kadar kalede kalmayı akıllıca buluyordu. Konumlarına güveniyor ve hiçbir askerin –hele ki bu toprakları bilmeyen hiçbir askerin- onları ele geçiremeyeceğini düşünüyordu.

KADİM RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin