18| buzul sorunlar ve yakıcı öfke

5.1K 641 1.1K
                                    

selam burjuvalarim watty camiasinin en guzide kitabi black swanin yeni bolumune hos geldiniz 🤝

2 gun once dogum gunumdu, dogum gunume ozel yb yetistirmek istedim ama OFC yetistiremedim. mecbur bugune kaldi😬

size 1 nisana ozel saka gibi bir bolum yazmak istedim, bitirince "saka gibi her sey" demelik bir bolum yazasim geldi ama hem yetistiremedim (ne sasirtici), hem de ficin planlamasina baktigimda dedim ki, zaten yakinda her bolum 1 nisan sakasi gibi olacak. so anyways🥶

bu bolum FULL taekook, cok eglendim yazarken ayrica sizi sok edebilecek bir seyler de yazdim. hele hele bir yer var ki uff😩😫

WHATEVER artik bolume gecelim. oylari ve OZELLİKLE YORUMLARİ dusurmuyoruz, arkadaslar pamuk eller klavyeye amk. black swan tarihinin en uzun bolumunu okuyacaksınız birazdan, 5k oldu. kafanıza silah dayattirmayin kaciririm sizi ha ona gore bol keseden yorum yapin🤺🤺🤺

hepinizi seviyorum, iyi okumalar!

•••

"Şimdi nereye gidiyoruz peki?" diye sordum adımlarına eşlik ettiğim Jungkook'a dönerek. Kütüphaneden çıkmıştık ve şimdi de onun yönlendirmesiyle de kasabanın içerisinde gezmeye başlamıştık. Kasaba halkı çok cana yakındı. Aynı şekilde bütün binalar ve sokaklar da çok renkliydi. Dün Jimin'le gezerken de aynı heyecan vardı üzerimde, kasabayı keşfetmenin bu kadar güzel olacağını hiç tahmin edemezdim.

"Kütüphanede sana verdiğim sözü gerçekleştirmeye gidiyoruz." dediğinde hala yürürken şokla ona döndüm ve elimde olmadan yükselttiğim sesimle "Gerçekten mi?!" diye sordum. O da güldü ve "Elbette!" dedi. "Ben verdiği sözleri tutan bir adamım. Hazır vaktimiz varken bunu öğretmek güzel olur diye düşündüm."

Dudaklarım yukarı doğru heyecanla kıvrıldı, ardından ona temas etme ihtiyacı hissettim ve biraz ona sokulduktan sonra koluna girdim. Bu sırada da küçük bir çocuk gibi sekmeye başladım. Her basışımızda renk değiştiren taşlı yolda sanki seksek oynarmış gibi zıplamaya başladım. Jungkook ise "Bebek oluverdin hemen!" diye bağırdı ve bana ayak uydurarak taşların üstünde sırayla zıplamaya başladı. Bu hareketiyle kafamı geriye attım ve keyifli bir kahkaha bıraktım bizden başka birisi olmayan sokağa.

Bir o zıplıyor, bir ben zıplıyordum. Arada ayaklarımız birbirine takılınca tökezliyorduk ama birbirimizi tutup dengemizi sağlıyorduk. Artık elim kolunda değil omzunda, onunkisiyse belimdeydi ve yan yana çocuklar gibi seksek oynuyorduk. Taşlar sıra sıra renk değiştiriyor, kahkahalarımız birbirine karışıyordu ve ben şu an hiç eğlenmediğim kadar eğleniyordum.

Sokağın bitişine yaklaştığımız sırada dikkatim ilerideki kasaba halkına kaydığında dengem şaştı ve ayaklarımız yine birbirine takıldı. Bu sefer epey sarsıldık ve ben Jungkook'u tutamadım. Bedeni benimkiyle beraber yeri boylamak üzereyken refleksle "Muutus!(değiş)" diye bağırdım ve sımsıkı gözlerimi kapattım. Ardından gelecek darbeyi bekledim fakat Jungkook'un bedeni yumuşak bir şeye düştüğünü belli ederek hafifçe sektiğinde ve benim bedenim de bu temastan etkilenerek zıpladığında korkuyla gözlerimi açtım. Sonrasında gördüğüm şeyle rahatladım ve alnımı onun göğsüne yerleştirdim. Yaptığım illüzyon büyüsü kaldırım taşlarını pofuduk yastıklara dönüştürmüş ve onu yara almaktan kurtarmıştı.

"Pofuduk yastıkların üzerinde uzanıyorum."

"Evet, rica ederim."

BLACK SWAN | tkWhere stories live. Discover now