32. Bölüm

12.5K 1.3K 358
                                    

Merhabalar!

^^^^

Emir Berma...

Ders matematikti ve hocanın anlattığı hiçbir şeyden anlamıyordum. Dersin matematik olması kocaman bir sorunken dikkatli dinlememe rağmen hiçbir şey anlamamam apayrı bir sorundu. Ne tuhaf insanım yahu?

Bıkkınlıkla nefes alıp geriye doğru yaslandım ve esnedim. "THKA ne zaman çalacak?" diye sordum.

"O ne?"

"Türkiye Hayat Kurtarma Alarmı." dediğimde sınıfta kıkırdamalar oluştu.

"Kısaca zil deseydin bari."

"Ben oksijen israfı yapmayı seviyorum." dedim gözlerimi devirerek.

Elimi kaldırıp söz hakkı istedim.

"Efendim Emir." dedi hoca.

"Hocam! TTRM'ye gidebilir miyim?"

"Orası neresi?"

"Türkiye Tuvalet Rahatlama Merkezi!" dediğimde tüm sınıf kahkaha attı.

Hoca hafiften güldü. "E git bari."

Hızla sınıftan çıkıp lavaboya girdim ve aynada saçlarımı düzeltmeye başladım. Sırf oyalanmak olsun diye ellerimi iki-üç defa yıkayıp koridora çıktım. O anda müdür yardımcısı Erkan hocayı gördüğümde alt dudağımı ısırdım. "Ne işin var ders saatinde dışarıda?"

"Lavaboya geldim."

"Koridorda ne işin var?"

"Hocam ışınlanma gücüm yok maalesef." dedim üzülüyormuş gibi yaparak. "Mecbur sınıfa gitmek için koridordan geçmeliyim."

"Tamam, geç hadi sınıfına." dediğinde kafamı salladım ve sınıfa doğru ilerledim. İçeri girmeden arkamı döndüm.

"Hocam zili çalmayı mı unuttunuz?" diye sordum. "Çünkü yetmiş dakikadır matematik görüyoruz da!"

"On dakika kaldı zile." dedi kolundaki saate bakarak. "Gir sınıfa!"

Kapıyı çalıp içeri girdim ve yerime oturdum. "Rahatlama merkezinde ne yaptın?" diye sordu hoca.

"İnanamayacaksınız ama..." dedim. "Rahatladım!"

Tüm sınıf alkış çalmaya başlayınca övgülere dayanamayıp, akmayan göz yaşlarımı, silmeye başladım.

Şirin Berma...

Spor salonuna sakince inip içeriye girdiğimizde 12/B'nin de beden dersinde olduklarını gördük. Bizimkilerin yüzü sıkılmış bir yüz ifadesi alırken bende onların arasındaydım. Sınıfta olsak daha eğlenirdik diye düşünüyordum.

Etrafıma baktım ama Sefa'yı göremedim. Bizden önce çıkmıştı. O buraya gelmediyse büyük ihtimalle bahçedeydi. Hepimiz tribünlere geçip oturduk.

Melih elindeki tesbihi sinirle çevirirken karşıya sinirle baktığını gördüm. Geçen ki kızlar ona bakıp bir şeyler söylüyordu ve Melih de buna sinirlenmiş görünüyordu. "Ne oldu?" diye sordum sessizce. Bir süre daha karşıya bakıp bana döndü.

"Keko olmak iğrenç bir şey mi?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım.

"Ne alaka?" diye sorduğumda cevap bekliyor gibi bakıyordu yüzüme. "Hayır aşırı değil. Tamam ilk bakışta anlaşılıyor ama o sokak arasındaki serserilere benzemiyorsun. Saçını öne yatırıp, yanları sıfıra vurmuşsun, kaşında çizik var ve tesbih sallıyorsun diye keko mu oluyorsun yani? Tamam belki ucundan biraz ama bence fazla abartıyorlar. Hem sınıfta çoğu tesbih çekiyordu. Gördüm."

Melih kafasını sallayıp beni onayladı. "Bence de, sana katılıyorum." dedi ve yanağımı sıktı. Cidden fark etmiştim de bizimkilerin bazıları da Melih haricinde tesbih çektiklerini görmüştüm.

"Biraz daha sana bakarlarsa, dalacağım." dedi Şeyma.

Kızlara doğru baktığımda yanlarına bir kaç çocuk gelmişti ve Melih'e bakıp gülüyorlardı. Bu durum benimde aşırı sinirimi bozmuştu. "Melih, sakin ol kardeşim." dedi Umut.

"Olamayacağım gibi duruyor." dedi Melih.

"Melih, tutanağın var." dedi Ozan. "Bu sefer Erkan hoca atar seni."

LİSE SAKİNLERİ SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin